Öncelikle, duyuşsal ya da duygusal bir etkinin algılanmış ama yanlış yorumlanmış olması pekala da mümkündür. Kendi asıl temsilcisinin baskılanmış olması yüzünden, başka bir fikirle ilişkili hale gelmeye zorlanmış ve şimdi de bilinç tarafından o fikrin dışavurumu olarak görülüyor olabilir. Eğer biz, asıl ilişkiyi yeniden teşhis edecek olursak asıl duygusal itkiyi <bilinçdışı> olarak adlandırmamız da işte ancak o zaman mümkün olabilecektir. Ama yine de yarattığı duygulanım, hiçbir zaman bilinçdışı olmayacaktır; gerçekleşen, sadece onun fikrinin, represyona tabi tutulmuş olmasıdır
Sanatçılar hayal ülkesinin, haz ilkesinden gerçeklik ilkesine o acı geçişte kurulan ve gerçek yaşamda ister istemez vazgeçilmiş içgüdüsel doyumların yerine temsili doyumlar sağlayan bir ülke olduğunu sezmişlerdi.
Unutmadan yaşayanlar var bir de. Unutanlara nevrozlu, unutmayanlara dahi...
Hastanın unuttukları, herhangi bir nedenle onun tarafından tatsız görülen, ya korku uyandırıcı ya ıstırap verici ya da utandırıcı şeylerdi. Derken bir düşünce doğdu kafamda: Unutulmalarının yani bilinçli kalmamalarının nedeni de işte unutulan nesnelerdeki bu özelliklerdi. Bunları yine bilinçli duruma getirmek için hastanın direncinin yenilmesi, hekimin unutulmuş nesneleri bilinç düzeyine çıkarması için hastayı zorlayıp, bu konuda çaba harcaması gerekiyordu.
Eğer küçük bir çocuk bir şekilde yetişkinleri cinsel birleşme eylemini gerçekleştirirken izlemiş bulunursa bu etkinliği yalnızca güç veya üstünlük gösterimi olarak algılayacaklardır ve bu da onlarda sadistçe bir duygu uyandıracaktır.