Hiç şüphesiz ki yaşam bize başkalarını taklit etmemiz için değil kendi benliğimizin içindeki tohumda saklı olan ağacı büyütüp geliştirmemiz için verilmiştir. Yaşam bir taklit değil, özgün bir yaratıdır.
Tanrı’nın tapınağını sevgide bulamayan Tanrı’yı başka hiçbir tapınakta bulamaz.
Sevgi sadece vardır. O birisine yönelik değildir. O sadece oradadır.
Sevgi birisine yönelik olduğunda, bu bir aldatmacadır; böylesi bir “sevgi” bir bağımlılık, bir arzudur.
Sevgi sadece kendisi olduğunda, arzu değil duadır.
Arzu okyanusa akan nehirler gibidir; sevgi ise okyanusun kendisi gibidir. O kimseye doğru akmaz. O sadece kendisidir.
Birine doğru çekilmesi söz konusu değildir; o kendi içinde var olur ve tıpkı okyanus gibi o da duadır.
Gerçek din ayrılık değil, birliktir. O ikilik değil, tekliktir.
Ona, duvarlar inşa ederek değil, duvarları yıkarak erişilebilir.
Fakat sözde dinler şimdiye dek hep ayrılıklar yaratıp duvarlar diktiler ve halen de buna devam ediyorlar.
Gereksiz bir şeye cevap vermekte gereksizdir, dedim.
Bir şeyin karşı çıkmaya değer olduğunu kabul ettiğimizde onu önemli bir hale getirmiş olmuyor muyuz?.
Eleştirmeye gereksinim duyan, dedikodu yapmaktan keyif alanlar asla durmaz.
Onların hepsi çok iyi birer mucittir ve her zaman yeni yollar bulacaklardır.
Ego vasıtasıyla kazanılan her ne varsa onun bir cehennem olduğu önünde sonunda anlaşılır ve ego da asla cenneti ele geçiremez çünkü cennette hiç ego yoktur.
Mutluluğun ne olduğunu öğrenmekle ona erişmek aynı şey değildir.
Mutluluğun ne olduğunu bilmek ve mutluluğu yaşamak iki karşı kutuptur. Mutluluk hakkında öğrendiklerin mutluluk değil, tam tersine acı ve ısdırap getirir.
İnsanın mutluluğun ne olduğunu bilmesi ama mutlu olmaması, işte gerçek Istırap budur.
İnsan sırf bu basit nedenden bitkilerden, hayvanlardan ve kuşlardan çok daha fazla ısdırap çekmektedir.
Öte yandan cehalet mutluluk değildir. Cehalet ıstırabının, sefaletin farkında olmamaktır yalnızca.
İnsan mutluluğu ancak bilgisinin ve cehaletinin ötesine geçtiğinde bulabilir. Cehalet ıstırabının farkında olmamaktır, bilgi ise farkında olmaktır.
Mutluluk hem bilgilen hem de cehaletten kurtulmuş olmaktır. Hem bilginin hem de cehaletin ötesine geçmenin sonucu zihinden kendini kurtarmaktır ya bir insan zihninden kurtulduğu anda özüne döner.
Mutluluk, saadet öze kök salmaktır. O özgürlüktür ve kutsallıktır.
Eğer hayat acılı bir deneyim ise, o zaman anlamalıyız ki onun acılı hale gelmesine neden olacak bir şeyler yapmışızdır.
Hayat kişinin bir yankısıdır. Hayat kişinin kendi yansımasıdır.
Din sadece bir düşünceden ibaret değil de, bizzat hayatın kendisi olduğunda anlam taşır.
Dinlerin çoğu düşüncelerdedir. Fakat o din sizi yüceltir mi? O sizi ancak batırabilir.
Eğer din sadece düşüncelerde bulunuyorsa, öyleyse ondan daha gerçekdışı bir şey olamaz.
Din sadece kutsal metinlerde yaşıyorsa ölüdür.
Din sadece sözlerde yaşadığı müddetce pasif durumda kalır.
Din ancak yaşamın içinde varlığını sürdürdüğünde can bulur.