"Söz cariyelerden açılmışken önemli bir not daha eklemek isterim. Başta Hz. Muhammed olmak üzere sahabenin en önemlileri bile ölümlerine kadar ellerinde köle, cariye bulundurmuşlardır. Hz.Muhammed hasta iken kölelerinden
kırkını azat etmiştir. Peki, sorulmaz mı ki, onları niye daha önce azat etmedin, neden elinde bulundurdun? Kaldı ki, ara sıra köle azat etmişse veya onlar hakkında güzel bir söz söylemişse de onların aleyhine kararlar da almıştır. Hz. Muhammed, “Şayet bir köle efendisinden kaçıyorsa kafir olur. Efendisinin izni olmadan evleniyorsa zina sayılır. Bir köle efendisinden kaçıp kâfir toplumuna sığınıyorsa katli vaciptir, gibi hadislerle onları hep kontrol altında tutmuştur."
Ayetlerde imkânsızlıklar nedeniyle evlenemeyenler için
gösterilen bir diğer alternatif şöyle:
Nisa suresi, 24. ayet: ‘Evli kadınlar da size haram kılındı; ancak savaş esiri kadınlar hariç, onları almanız için evli olmaları sorun değildir.’
"Nur 33.ayet de ben sizi zengin edene, imkân sahibi yapana kadar bekleyin deniliyor. Acaba Tanrı insanları varlıklı yapıp da bu sorunu çözecek mi! Pratik bunu doğrulamıyor ve bu çağda artık çocuklar da buna inanmıyorlar: Fakirlik yüzünden değil evlenebilmek; bir lokma
ekmek bulamayan milyonlarca insan var."
Umarım çok yakın zamanda eski mitolojilerin devamı olan bu dinleri hayatımızdan çekip atarız, yazılı belgelerini de müzelere alır, sistemimizi kendimiz kurarız. İşte o zaman görev
(yönetim erki) asıl sahibine devredilmiş olur.
Nur suresi 33. ayette şu konudan söz ediliyor.
1) “Evlenmeye gücü yetmeyenler, Allah kendilerini lütfuyla zengin edinceye kadar iffetlerini korusunlar/sabretsinler.”
Dikkat edilirse, Kur’an’ın bu ayetiyle fakirlik yüzünden evlenemeyen insanlara bir çözüm yolu gösteriliyor: Sabredin,
namusunuzu koruyun, ben Tanrı olarak sizi zengin edene/imkân sahibi kılana kadar dayanın diyor. Bu, o zaman için geçerli olabilir.Çünkü Tanrı adına her an için bir cephe açılabilir, karşı tarafın malı, kızı ve kadınları toplanabilirdi; ancak bugün artık bu da mümkün değildir."