Düşüyorum, düşüyorum..
Eller uzanıyor, tutamıyorum... Gittikçe derine iniyorum..
Karanlık çok yakın...
Artık ışık ufacık bir nokta hâline geldi... O ufacık nokta bile gözlerimi kör etmeye yetiyor...
Düşüyorum.. Korkuyorum..
“Kim olduğunu ve neler yaşadığını, nasıl bu hale geldiğini bilmiyorum... Senden hiçbir beklentim yok Kean. Sadece... Sadece seni seviyorum.”
“Rivalyn sana iyi bir eş olacaktır. Tüm bu kaçış, bu kaos sonlandığında ve ortalık durulduğunda onunla mutlu bir hayat sürebilirsin.”
“Ben ne Rivalyn ne de bir başkasını istiyorum. Ben seni seviyorum Kean! İdrak edemiyorsun! Bunu en başından beri az çok sezebiliyordum, seni ilk gördüğüm anda bile...”
Aria’nın sözleri kesilmiş, araya ormanın sesi karışmıştı. Çünkü birden bire arkasını dönen Kean ondan beklenmeyecek bir şey yapmıştı. Aria’yı öpmüştü.
-
“Bu sahne asla gerçekleşemez.” dedi Kean. “Kalbimin olması gereken yerde koca bir boşluk varken senin böylesine canlılıkla ve samimiyetle bakan gözlerine karşılık veremem Aria.”
-
Dünya bir tufanla solarken insanlığın zor anında platin saçlı, güzelliği anlatmış şiirsel imgelere sığan kurtarıcı bir ırk yetişmiştir, Atherion'lar. Derken insanlar galaksi boyunca yayılmış ve birçok ırkla karşılaşmışlardır.
Kitap Stellar Uzay Üssü'nde açılıyor. Burada duygularından arınmaya ve robotlaşmaya zorlanan Aesir askerlerinden üçünü tanıyoruz, Carina, Shawn ve Aeden. Sonra bir saldırı... Sonra bir kayıp... Erken bir kayıptı derken sahne değişiyor ve ışıl ışıl Atherion tapınağında sükunet içinde ve dışlanmış bir yaşama mahkûm edilmiş Arialleena Darvethi ile tanışıyoruz.
Kitap ele aldığı farklı âlemleri, ırkları ve karakterleri birbirine karıştırmadan, adeta ip örer gibi titizlikle tanıştırıyor bize. Başlangıçta yavaş ilerleyen bu kitap sonlara doğru bir maceranın peşinden götürüyor ve hızlanıyor.
Karakterlerin kişisel farklılıklarının, özellikle Aria'nın ruh halinin başarılı bir şekilde aktarıldığını düşünüyorum. Örneğin Aria bir tapınakta kitaplarla iç içe bir hayat sürüyor, bu yüzden oradan ilk ayrıldığında eskimiş kelimeler kullanıyor ve insanların sosyal hayatına uyum sağlamakta güçlük çekiyor. Tavırları, hal ve hareketleri oldukça masum. Hisleri de.
Sonu insanı meraka sürüklüyor. Devam kitabını bekliyorum.
Ezgi çok sevdiğim yazarlardan birisi, tatlı, kibar ve okurlarıyla o kadar iyi bir iletişimi var ki aslında kitabını okumam tamamen bundan kaynaklıydı. Sipariş ettiğimde biraz kalın gelmişti çünkü son zamanlarda sadece modern klasik okuyordum ve bu yüzden kitabı bir kenara bıraktım ve okumadım. Fakat kitaplığıma her baktığımda bana uzaktan göz