Çok büyük bir eser. Tüm Doğu el ele vererek yazmış. Hint, Fars, Arap... Pek çok kültürün içine atıldığı bir kazan, sanki muzip bir kaşık tarafından asırlarca karıştırılmış da, ortaya çıkan yemek, lezzetinden bir şey kaybetmeden önümüze konuluyor.
İçindeki hikâyelerden en az birini bilmeyen kimse yoktur. Alâaddin'in Sihirli Lambası, Ali Baba ve Kırk Haramiler, Sinbad gibi meşhur hikâyeler bu eserin parçaları.
Dinî öğütler içeren hiçbir hikâyenin bulunmaması dikkat çekici. Aksine, hep din-dışı olay ve durumlar konu ediliyor.
"Yazmasam, çıldıracaktım!" şeklinde dile getirilen, S. F. Abasıyanık'tan alınma bir klişe vardır. Acaba birileri de çıkıp "Anlatmasam, öldürülecektim!" diyor mudur? Şehrazat gibi...
