Bütün Yazıları II

Bindiğimiz Dal

Orhan Veli Kanık

Bindiğimiz Dal Hakkında

Bindiğimiz Dal konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
8.6/10
3 Kişi
18
Okunma
3
Beğeni
1.202
Görüntülenme

Hakkında

Çift atlı arabamız, ay ışığının yarım yamalak aydınlattığı dağ yolunda alabildiğine gidiyordu. Beş kişiydik: eski muhtar Hasan Gökbayrak, Şaban Kahya, Hüseyin Çavuş, Gümrükçü, bir de ben. İkimizde martin vardı, ikimizde çifte, birimizde Fransız mavzeri. Atları Şaban Kahya sürüyordu. Arabanın sahibi de oydu zaten. Pek az konuşuyordu. Bir aralık, geriye bile dönmeden: - Arslan gibi beş kişiyiz, dedi; bir değil on tane Kara Hüsnü çıksa karşımıza vız gelir. Hasan Gökbayrak, Gümrükçü ile bana: - Siz bilmezsiniz bu Kara Hüsnü'yü, dedi, çok namussuz adamdır. Geçende o Solak Çeşme'deki düğünde bizim Mustafa çocuğu öyle kan içinde bırakmalarına sebep de odur. Altmış senelik kan! Sonunda öçlerini aldılar. Bu kan hikâyesini, bu Kara Hüsnü hikâyesini bizim köyün kahvesinden dinleye dinleye hal olmuştum. İşte nihayet onların köylerine, onların düğünlerine gidiyorduk. Gitmemek de vardı ama kabadayılık da büsbütün ölmedi ya! Birinin kolu giderse ötekinin gözü çıkar. Daha ötesi bir can... Hani şu Kara Hüsnü'yü merak etmiyor da değildim. On bir köyün bir belalısı ne biçim adamdır acaba diyordum. Bir hendekten çıkıp öbürüne giriyor, bir çukurdan kurtulup bir başkasına dalıyorduk. En sonunda köyün ışıkları göründü. Şaban Kahya dizginlere asıldı, "pursak mı?" diye sordu. Köye eşraf tertibi [ileri gelenlerin düzeniyle] girecektik. Herkes cebinden birer kâğıt lira çıkardı. Bir değnek uzunlamasına yarıldı; liralar yarığa geçirildi. Bu beş parçalı bayrak arabanın yan kenarına dikildi. Çifteler dolduruldu, horozlar çekildi, iki el silah atıldı. Şimdi davulla zurnanın gelmesini bekliyorduk. Nihayet [sonunda] o da sökün etti. Davulla zurnaya, ellerindeki gemici fenerleri, düğün sahipleri yol gösteriyorlardı. Çalgıcıların bahşişi olan beş liralık bayrağı küçük bir çocuğun eline verdik, köye doğru ilerlemeye başladık. Bizi, her yanı toprak bir odaya aldılar.
Derleyen:
Asım Bezirci
Asım Bezirci
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 4 dk.Sayfa Sayısı: 214Basım Tarihi: 1982Yayınevi: Can Yayınları
Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 18.5
Erkek% 81.5
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Orhan Veli Kanık
Orhan Veli KanıkYazar · 56 kitap
Orhan Veli Kanık (d. 13 Nisan 1914, İstanbul - ö.14 Kasım 1950, İstanbul), daha çok Orhan Veli olarak bilinen Türk şair. Melih Cevdet ve Oktay Rifat ile birlikte yenilikçi Garip akımının kurucusu olan Kanık, Türk şiirindeki eski yapıyı temelinden değiştirmeyi amaçlayarak sokaktaki adamın söyleyişini şiir diline taşıdı. Şair 36 yıllık yaşamına şiirlerinin yanı sıra hikâye, deneme, makale ve çeviri alanında birçok eser sığdırdı. Yeni bir zevk ortaya çıkarabilmek için eski olan her şeyden uzak duran Orhan Veli, hece ve aruz ölçülerini kullanmayı reddetti. Kafiyeyi ilkel; mecaz, teşbih, mübalağa gibi edebi sanatları gereksiz bulduğunu açıkladı. "Geçmiş edebiyatların öğrettiği her şeyi, bütün geleneği atmak" amacıyla yola çıkan Kanık'ın bu arzusu şiirinde kullanabileceği teknik olanakları azaltsa da şair, ele aldığı konular, bahsettiği kişiler ve kullandığı sözcüklerle kendine yeni alanlar oluşturdu. Yalın bir anlatımı benimseyerek şiir dilini konuşma diline yaklaştırdı. 1941 yılında, arkadaşlarıyla birlikte çıkardıkları Garip adlı şiir kitabında bu fikirlerinin örnekleri olan şiirleri yayınlandı ve Garip akımının doğmasına sebep oldu. Bu akım özellikle 1940-1950 yılları arasında Cumhuriyet dönemi şiirinde büyük etki bıraktı. Garip şiiri hem yıkıcı hem de yapıcı özelliği ile Türk şiirinde bir mihenk taşı kabul edilir. Kanık, şiire getirdiği bu yenilikler yüzünden önceleri büyük ölçüde yadırgandı, çok sert eleştiriler aldı ve küçümsendi. Geleneklerin dışına çıkan eserleri, önce şaşkınlık ve yadırgama, daha sonra eğlenme ve aşağılamayla karşılansa da hep ilgi uyandırdı. Bu ilgi ise kısa zamanda şaire duyulan anlayış, sevgi ve hayranlığın artmasına yol açtı. Sait Faik Abasıyanık da Orhan Veli'nin bu yönüne dikkat çekerek onu "üzerinde en çok durulmuş, zaman zaman alaya alınmış, zaman zaman kendini kabul ettirmiş, tekrar inkâr, tekrar kabul edilmiş; zamanında hem iyi hem kötü şöhrete ermiş bir şair" olarak tanımladı. Her ne kadar Garip döneminde yazdığı şiirleriyle öne çıksa da Orhan Veli "tek tür" şiirler yazmaktan kaçınmıştı. Durmadan arayan, kendini yenileyen, kısa yaşamı boyunca uzun bir şiir serüveni yaşayan Kanık'ın edebiyat hayatı farklı aşamalardan oluşmaktadır. Oktay Rifat bu durumu "Orhan Fransız şairlerinin birkaç nesillik şiir macerasını kısacık ömründe yaşadı. Türk şiiri onun kalemi sayesinde Avrupa şiiriyle atbaşı geldi." ve "Birkaç neslin belki arka arkaya başarabileceği bir değişmeyi o birkaç yılın içinde tamamladı." sözleriyle açıkladı.