Sevdi miydi, bütün ömrünce seviyordu.
Sevdiklerini bırakmaya akıl erdiremiyordu.
Bu ufacık kalbine girince, onu çatacak gibi olan, ölçüsüz, görülmedik türden bir şeydi, yavaş yavaş uyandıkça ona ürpertiler veriyordu.
“Ayağı bir taşa takılıp düşme olasılığını yok sayarak, dümdüz bir çizgide, dimdik, ilerleyeceği gibi aptal bir düşünceye kapılmıştı. Ya şimdi? İşte bugün o düşüşü istiyordu, hem de derhal, çok derinlere düşmek istiyordu…”