Modern zaman seyyahı Amerikalı Katharine Branning’in 30 yıllık Türkiye serüveni Fransa’da derste gördüğü Sivas- Gök Medrese slaytıyla başlar ve günümüz Türkiye’sini resmeden mektuplarla devam eder. Ülkenin karanlık yıllarından bugünlere gelinceye değin tanıklık eden seyyahın gözlemleri son derece ilginç.
“Türk çayı, arkadaş canlısıdır. O, hiçbir zaman yalnız içilmez. İlla ki, yanınızda biri olmalıdır. Eğer bir Türk sizinle arkadaş olmak istiyorsa ilk teklif edeceği şeydir çay… Türkler yalnız, tek başlarına iş yapmazlar. Başkalarıyla birlikte olmayı severler. Geniş düzlüklerde aileleri ve hayvanlarıyla sıcak ilişki geliştirebilmiş ataları gibi hayatı başkalarıyla paylaşılarak değerli kılınan bir şey olarak görürler.”
️️️️️️️️️
“Türk çayı için ‘tavşankanı’ derler. Siyah ya da yeşil değildir, kırmızıdır. Tıpkı, her vatansever Türk’ün damarlarından akan kan gibi… Tıpkı, göklerde gururla dalgalanan bayrakları gibi… Eşsiz güzellikte olan halılarındaki kırmızı yün gibi… Tıpkı, ilkbaharda açan ateş kırmızısı laleler gibi kendisine çok benzeyen bu çay bardağına yansır. Türk çayı sıcaktır; Anadolu topraklarını ısıtan güneş gibi… İçinizi ısıtan coşkulu Türk müzikleri gibi… Yemekleri, şehirleri, spor takımları, Türklerin hayatlarının her anındaki yaşama sevinci gibi… Türk çayı demlenir. Bir Türk sallama çayı, çay saymaz. "
Amerikalı hikâye yazarı Katharine Branning, Türkiye’yi yazdığı kitabının tanıtımında Türk çayını öyle anlattı ki, dinleyenler, “Türk çayını hiç kimse böyle anlatamadı” demekten kendini alamadı.
Yazdıklarım, Türklerin kendilerini anlamalarına katkı sağlamayacak, sadece onlara teşekkürün bir şekli olacaktı. Burada yazılanları okuyan, yıllar boyunca niçin buraya gelmeye devam ettiğimi böylece anlayabilecekti.
“Türk çayının acelesi yoktur; yoğun bir günün ortasında asude ve dingin bir iklime çağırır insanı. Türkiye’ye gittiğinizde öğreneceğiniz ilk ifadelerden biri ‘Sorun Yok’tur. Yavaş yeme hareketinin önemli bir unsurudur çay. Bu yaz Türkiye’de çayı gereğinden biraz daha uzun içtiğim için birisi tarafından hafifçe azarlandım.”