1 Kasım 1952 günü Aydabir Dergisinden; İşte her sabah, ağzınıza bir parmak bal çalan D.N. ile karşı karşıyasınız. Başını, elindeki gazeteden kaldırıp yüzüme bakıyor. Soruyorum: -En sevdiğiniz iş nedir? Ellerini açıp, etrafını göstererek güldü: -Başka iş bilmem ki seveyim... -En beğendiğiniz yazı nev'i* -Mizah... Her şeklinde mizah... -Bugünkü mizahtan memnun musunuz? -Eh... -Yazı yazmayı ne zaman sever, yazı yazmaktan ne zaman usanırsınız? -Fıkralarımı akşama doğru, beşte, altıda şuracıkta, pazar yazılarımı da perşembe günleri öğleye kadar evde kalarak yazarım. Usanç gelmez. Şimdiye kadar gelmedi. -Yazarken kaprisleriniz var mıdır? -Boyuna sigara içerim. Kalabalık filan tesir etmez. Hatta kalabalık arasında daha iyi yazarım. Seyahatte de öyle... -Siz minimini fıkra nev'inin, en sevilen muharririsiniz. Bu sevilmenin sırrı nedir sizce? -Bunun tek sırrı var: Bu zamanda kari uzun boylu yazıdan hoşlanmıyor. -Başka sebep? -Bence yok... -bence var: Bir sürü yüzüne bakılmayan minimini fıkralar da yok mu?..