Kâinat arenasının en önemli aktörü olarak yaratılan insan, akıl cevherini ne kadar iyi kullanırsa kullansın ve ne kadar dâhi olursa olsun, hakikatin keşfi ve kabulünde kendisinden daha üstün bir rehbere ihtiyacı vardır. Hakikati arama ve keşif yolculuğunda aklın tek başına yeteli olmayışı, ayrıca nefsanî tercihleri ve bencilliği ona böyle bir rehber ihtiyacını zorunlu kılmaktadır.Hayat sadece yaşanan bu dünyadan ibaret olmadığı gibi, hayatın ikinci aşaması olup bizim için bilinmeyen olan ebedî âhiret hayatının kazanılması da sadece aklî tayinlere bağlı değildir.Dünya ve âhiret hayatını en güzel şekilde yaşayabilmenin yollarını gösteren rehberler, yaratıcı ile irtibat halinde olan ve Ondan vahy/bilgi alabilen peygamberlerdir, insanoğlu bu rehberlere her zaman ihtiyaç duymuştur.Hadisler okunup üzerinde düşünüldükçe, onlardan apayrı manevî bir hazzın duyulacağı muhakkaktır. İşte bu eser okuyucusuna bu manevî hazzı tattıracak bir demet gül sunmaktadır.