Oldukça farklı bir kitap. Üç nesil olayların akışı, hissettirdikleri, yılların getirdiği kavrayış ve gerçeğe geri dönüş. Kaçınılmaz olan. Aslında insanı ileriye, gelecege, benzer olaylar karşısındaki kendisine götürüyor. Şimdinin bakış açısı, kızgınlıklari, herşeyin ama herşeyin zamanla nasıl bizi terkettiği.. Yadırgadigimiz, anlamadığımız, kızdığımiz herkesin birgün yerinde olacak ve o herseyi birgün anlayacagiz.. Yazar tum bunların etkisiyle yolun sonunda kendi oğluyla konuşuyor bir mektup üzerinden. Aslında hersey çok geçici, çok kısa, olaylar veya sebepler cok anlamsız. Doğru, kalıcı ve gerçek olan birşey varsa, hayatın şu an anlamadığımız, yüz çevirdiğimiz, anlamsız gördüğümüz herşeyi birgün bize anlatacak olması.. üstelik o sıralar anlamadığımız ve sırf bu yüzden sevdiklerimizi üzdügumuz gerçeğini de bir ateş gibi içimize salarak.. o gunler gelmeden, o durumlari yaşanmadan birseyleri anlayarak, dinleyerek, düşünerek ve hissederek yaşamak üzere...