Bir Gün Bir Gün

Akın Art

Oldest Bir Gün Bir Gün Quotes

You can find Oldest Bir Gün Bir Gün quotes, oldest Bir Gün Bir Gün book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
(...)Kendimi küçücük bir merminin, içi görkemli fikirlerle dolu olsa bile, bir kafayı rahatlıkla parçalayabildiği gerçeğine, sonbahara ve artık büyüdüğüm fikrine alıştırıyordum.
Özgürlük gaz bulutları arasında soluk alıp verirken, türkiye sokakta güzelleşiyor...
Reklam
Doğalında öyle olan, gündelik hayata dair şeylerin aslında öyle olmaması gerektiği düşüncesine kapıldın mı hiç? Ne bileyim; gökyüzü aslında mavi olmamalıymış gibi ya da yaprakların çoğunlukla yeşil olmasında bir gariplik varmış gibi hissettin mi?
Uzaklara, ya da denize dalgın dalgın bakan insanların önemli şeyler düşündüğü varsayılır. Ben de hep önemli şeyler düşünmek istediğimden uzun uzun denize bakarım. Bu genel kanıda bir doğruluk payı olduğunu kendime ispat etmek istiyorum sanırım. Ama genellikle kafamı boşaltmak dışında bir sonuca ulaşamam.
Vapur beklerken denizi iskelenin yanında bulunan demir parmaklıkların ardından izlerim. Sanki o parmaklıklar manzaranın bir parçasıymış, en azından öyle olmalıymış gibi gelir.(...)
Önce kendi hayatımızın içerisinde kitaplardan okuduğumuz hikâyeleri, sonra kitaplarda okuduğumuz hikâyelerde kendi hayatlarımızı arıyoruz. Ne kadar ilginç değil mi? Sanki şeyler yalnızca dile geldiğinde, bir dramatik kurgunun parçası olduklarında gerçeklik kazanıyorlar. Ezgi’yi bu kadar anlatmasaydım, şiirler yazmasaydım, kitaplarda, şarkılarda adını aramasaydım içimde yarattığı boşluk bu kadar büyük olur muydu?
Reklam
Ona örgüt içerisinde son iki senedir yaşanan giriş çıkış sirkülasyonu ile ilgili tezlerimi anlattım. “Önce manyakları kendimize çekiyoruz. Nasıl becerdiğimizi anlayabilmiş değilim. Bu manyaklar önce çevremizdeki insanları uzaklaştırıyor, sonra içimizdeki parlak ama duygusal olarak daha kırılgan kişileri düşürüyor. Daha sonra kendisi örgütten ayrılıyor. Kalan arkadaşların bir kısmı da kendi siyasi çizgisini bu manyaklığın karşıtlığı üzerinden kuruyor. Manyaklığın antitezi olmak da bir yerden sonra dengenin şaşmasına yol açtığı için, ilgili arkadaşımız karşıtına dönüşüp örgütten ayrılıyor. Sonra bu döngü giderek kendisini tekrar ediyor”.
O gece ya da sabah eve kendimi güç bela attım. Bir gecede onlarca yere gidip gelmek bir yandan beni ayıltmış, bir yandan da gerçeklik algımı sarsmıştı. Yorulmuştum. Kendimi yatağa nasıl attığımı hatırlamıyorum. Uyandığımda telefonumun ekranında şöyle bir Whatsapp bildirimi buldum: “Cemil Faruk sizi İttihad-ı Kadıköy grubuna ekledi.”
Cemil o zamana kadar gözlerini masaya dikmiş bir halde kıpırtısız duruyordu. Gülümseyerek, yumuşak ama kararlı bir sesle “Bir gün yarım kalan bütün öyküler tamamlanacak. Dersaadet bizim olacak.” diyerek kadeh kaldırdı. Bardaklarımızda kalan son biraları diktik. Dördüncüleri söyledik. Cemil az önceki yenilgi senaryomu hatırlatarak “Nasıl kuşağız lan biz. Bohem desen bohem değil, fedai desen fedai değil.” diye isyan etti. Güldük.
Avrupa, Latin Amerika ve Rusya devrimleri üzerine okumanın elbette önemli olduğunu söyledi. Ancak kendi coğrafyamızdaki ilerici hareketlere karşı çoğumuzun büyük bir ilgisizlik içinde olmasından dert yandı. “Coğrafyasından soyutlanmış bir devrimci heyecan sürdürülebilir değildir. Olsa olsa heves olarak, geçici bir süre varlığını koruyabilir. Tarihi yarımadaya baktığında heyecanlanmayanların Rusya’daki meydan isimlerini tek tek bilmeleri hep yapay gelmiştir bana.”
48 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.