Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bir Günlük Düş

Samed Behrengi

Bir Günlük Düş Gönderileri

Bir Günlük Düş kitaplarını, Bir Günlük Düş sözleri ve alıntılarını, Bir Günlük Düş yazarlarını, Bir Günlük Düş yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Konuşacak gücü bulamıyordum. Üzüntümü, çilemi tek başıma çekmek istiyordum. Anamı özlüyor, onun yanında olmak istiyordum, anamın kokusunu, sesini almak istiyordum. Onu kucaklamak, öpmek istiyordum.
İnsan şükretmesini bilmeli oğlum. Tanrı, kimin zengin, kimin yoksul olacağını çok iyi bilir.
Reklam
48 syf.
·
Puan vermedi
Bu kitap salt bir çocuk kitabı değil.
Latif, Tahran’a umutla gelen fakat umudun zerresine kavuşamayan bir çocuk... Yoksulluk içinde geçen günlere rağmen daima umut içinde. Kimi zaman düşler kuruyor, dostlarıyla zaman geçiriyor kimi zaman da babası ile bir arkadaş gibi takılıyor. Babası seyyar satıcı, geçinmek zor, yoksulluk bin beter. Latif’in hayallerini süsleyen bir oyuncak var. Düşler işinde onu görür, onunla konuşur, onunla Tahran’ın zenginlerle dolu caddelerini gezer. Ara ara gelir dükkanın vitrininde oyuncak devesini seyreder ve onun sırtımda gezintiye çıkacağı günleri düşler. Taki günün birinde zengin bir adamın gelip onu kızına almasına kadar. Latif, üzerinden yoksulluğu, yetinmeyi, haksızlığı, adaletsizliği anlatmış Samet Behrengi. Bu adamın kitapları salt bir çocuk kitabı değil, okuyan yetişkinler de bir şeyler öğreniyor.
Bir Günlük Düş
Bir Günlük DüşSamed Behrengi · Altın Post Yayıncılık · 2012274 okunma
Sesimi kimse duymadı sanırım. Dilim tutulmuştu. Gırtlağımdan hiç ses çıkmıyordu. Haykırıyordum, ama bunu yalnızca ben biliyordum.
Sayfa 47 - Altın Post YayıncılıkKitabı okudu
Acaba bu güzel evlerin içindekiler neler yerler, nasıl yatarlar, birbirleriyle neler konuşurlardı. Giyimleri nasıldı? Bunları hiçbir zaman anlayamazdım.
Sayfa 35 - Altın Post YayıncılıkKitabı okudu
"Bu öyküyü ibret alınsın diye yazmadım. Çocuklarımızı daha iyi tanımanız, sorunlarını öğrenmeniz, çözüm aramanız için yazdım."
Reklam
Kim anasının karnındayken nasıl yaşadığını bilebilir ki?
Sesimi kimse duymadı sanırım. Dilim tutulmuştu. Gırtlağımdan hiç ses çıkmıyordu. Haykırıyordum ama bunu yalnızca ben biliyordum.
Burada da kadercilik tamam. Çok güzel. Aynen.
Babam: «Oğlum günaha girme, şükret. Ulu tanrı kimin varlıklı kimin yoksul olması gerektiğini kendi bilir.»
Sayfa 41 - Oda YayınlarıKitabı okudu
«Tahran'dan dışarı çıkmış olmayalım sakın?» diye sordum. Güldü: «Haklısın Lâtifciğim, Tahran dediğin iki kesimden oluşur. Her kesim başlı başına bir âlem… Güney ve kuzey Tahran. Güneyi pislik içinde, kir pas içinde. Kuzey ise tertemiz, pırıl pırıl. «Tüm kırık dökük otobüsler güneyde çalışır. Tüm kerpiç harmanları güneyde. Tüm dizeller, kamyonlar orada gezer. Sokak ve caddelerin çoğu topraktır. «Kuzeydeki caddelerin iki yanındaki açık kanallardan, arklardan akan lağım suları, güneyin caddelerine gelir. Her yanı pis pis kokutur. «Kısacası, güney, yoksul ve açların, kuzey de varlıklı ve tokların yurdudur. Sen hiç Güneydeki Hasırabat, Naziabat ve Hacı Apdulmahmut caddelerinde on katlı, mermer kaplama yapı gördün mü? Orada yok, kuzeyde var. Bu büyük yapıların altında zengin mağazalar sıralanmış. Lüks arabaları, değeri binler ce tümen tutan köpekleri var müşterilerin.» Ben de: «Doğru, güneyde böyle şeyler olmaz,» dedim. «Güneyde kimsenin özel arabası yok. El arabası var, çoğu da mağaralarda oturur.»
Sayfa 33 - Oda YayınlarıKitabı okudu
92 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.