Bir Günlük Düş kitaplarını, Bir Günlük Düş sözleri ve alıntılarını, Bir Günlük Düş yazarlarını, Bir Günlük Düş yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Konuşacak gücü bulamıyordum. Üzüntümü, çilemi tek başıma çekmek istiyordum. Anamı özlüyor, onun yanında olmak istiyordum, anamın kokusunu, sesini almak istiyordum. Onu kucaklamak, öpmek istiyordum.
Latif, Tahran’a umutla gelen fakat umudun zerresine kavuşamayan bir çocuk... Yoksulluk içinde geçen günlere rağmen daima umut içinde. Kimi zaman düşler kuruyor, dostlarıyla zaman geçiriyor kimi zaman da babası ile bir arkadaş gibi takılıyor. Babası seyyar satıcı, geçinmek zor, yoksulluk bin beter. Latif’in hayallerini süsleyen bir oyuncak var. Düşler işinde onu görür, onunla konuşur, onunla Tahran’ın zenginlerle dolu caddelerini gezer. Ara ara gelir dükkanın vitrininde oyuncak devesini seyreder ve onun sırtımda gezintiye çıkacağı günleri düşler. Taki günün birinde zengin bir adamın gelip onu kızına almasına kadar. Latif, üzerinden yoksulluğu, yetinmeyi, haksızlığı, adaletsizliği anlatmış Samet Behrengi. Bu adamın kitapları salt bir çocuk kitabı değil, okuyan yetişkinler de bir şeyler öğreniyor.
Bir Günlük DüşSamed Behrengi · Altın Post Yayıncılık · 2012274 okunma
Acaba bu güzel evlerin içindekiler neler yerler, nasıl yatarlar, birbirleriyle neler konuşurlardı. Giyimleri nasıldı? Bunları hiçbir zaman anlayamazdım.
«Tahran'dan dışarı çıkmış olmayalım sakın?» diye sordum.
Güldü: «Haklısın Lâtifciğim, Tahran dediğin iki kesimden oluşur. Her kesim başlı başına bir âlem… Güney ve kuzey Tahran. Güneyi pislik içinde, kir pas içinde. Kuzey ise tertemiz, pırıl pırıl.
«Tüm kırık dökük otobüsler güneyde çalışır. Tüm kerpiç harmanları güneyde. Tüm dizeller, kamyonlar orada gezer. Sokak ve caddelerin çoğu topraktır.
«Kuzeydeki caddelerin iki yanındaki açık kanallardan, arklardan akan lağım suları, güneyin caddelerine gelir. Her yanı pis pis kokutur.
«Kısacası, güney, yoksul ve açların, kuzey de varlıklı ve tokların yurdudur. Sen hiç Güneydeki Hasırabat, Naziabat ve Hacı Apdulmahmut caddelerinde on katlı, mermer kaplama yapı gördün mü? Orada yok, kuzeyde var. Bu büyük yapıların altında zengin mağazalar sıralanmış. Lüks arabaları, değeri binler ce tümen tutan köpekleri var müşterilerin.»
Ben de: «Doğru, güneyde böyle şeyler olmaz,» dedim. «Güneyde kimsenin özel arabası yok. El arabası var, çoğu da mağaralarda oturur.»