Bir İçim Su

Refik Halid Karay

Bir İçim Su Quotes

You can find Bir İçim Su quotes, Bir İçim Su book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Dünya ve dünyada her şey belki daha güzel olabilirdi," diyordum. "Daha güzel olabilmesine imkân olmayan bir sen varsın!
Onun bulunduğu her yer aydınlık, süründüğü her şey cilalı, baktığı her taraf temiz, geçtiği her yol bahçe oluyordu; bana öyle geliyordu. Niçin konuşuşunda o güne kadar başkasında duymadığım bir şive seziyor ve neden yürüyüşünde ömrümde görmediğim bir süzülüş buluyordum?
Reklam
Çirkin veya iğrenç hiçbir şeyi yok. Zahir, bundan dolayı olacak ki onu öpmek, kucaklamak, sarılıp taşımak veya ezip hırpalamak, hülasa hiçbiri kafi gelmeyecekti. Yemek arzusu veriyordu. Hayır hayır, zarif bir kadeh içindeki berrak, ışıklı bir mukattar su gibi bir hamlede içmek yutmak istiyorum. O bir içim su idi.
…soğuktan mı hicrandan mı bilmem gözlerimde yaş­lar var.
... Fakat, bir an sonra, hatırımdan, hasreti tatlı tatlı içimi yakarak, o geçti. Onun ılık göğsüne başımı koyunca değil bu dünyayı, daha fena bir dünyayı bile ne kadar güzel bulacağımı düşünerek şu fena dünya içinde çırpınmaktan büyük bir haz duydum; etrafımdaki yaslı ve yaşlı manzaraya gülümseyerek, zevkle, saadetle bir baharı seyreder gibi baktım. Dünya ve dünyada her şey belki daha güzel olabilirdi, diyordum. Daha güzel olabilmesine imkan olmayan bir sen varsın!
Gözlerin; ruhumu dinlendirir, harici hayatla alakalarımı keser, beni uhrevi bir mahluk yapardı. O gözler bana sıratı, kevseri, gayyayı, arafı tasvir etmişti. Melekleri, iblisleri, perileri, ifritleri seyrettirmişti. Hurileri, gılmanları öğretmişti. Kıyamet gününü göstermişti. Gözlerin ki gökten nazil olmuş bir kitap gibi safdilane inandığım olurdu. Zaten beni sevdiğini evvela gözlerinde okumadım mı? Onlar seyrangahım, kainatım idi. Gözlerin benim kitabım, kitab-ı felaketim olmuştu. Nihayet bana gözlerini kapadın, önümdeki bu icazkâr kitap kapandı ve gönlümdeki o esrarlı meşale söndü. O zaman etrafıma bakmak fırsatını buldum. Şimdi binbir kitabın zevkine dalan ve binbir kitabın sayfalarını karıştırıp geçen mesut bir insanım; gözlerini hatırladıkça onlar için senelerce nurunu döktüğüm gözlerime acıyorum…
Sayfa 150Kitabı okudu
Reklam
Şattülarap :)
Fırat başını alıp, bir gece gurbet yolunu tutuyor ve Dicle de, başka bir yoldan ileriye atılıyor. Mü­temadiyen birbirlerinden ayrılarak, uzaklaşarak, aylarca, bin bela, bin zahmet, yabancı diyarlarda, kah yorgun, kah coşkun, buluşmak ümidiyle koşuyorlar, koşuyorlar. Fırat Sultan ezgin ve macalsiz, sürüklene sürüklene kum deryalarını aşmaya çalışıyor. Şehzade Dicle bir erkek kaplan şiddetiyle çölleri yararak ok gibi mesafeler aşıyor, kabarıyor, taşıyor. Nihayet tılsım yerine geliyor, bir gün, bu iki ezeli aşık buluşuyorlar, sedler yıkan çılgın bir sevinçle birbirlerinin ağuşuna atılıyorlar ve mehtaplı çöl gecelerinin durgun kucağında çiftleşiyorlar.
"Milliyet muhabbetini insan sadece gazete sahifeyelerinde, meclis salonlarında, ikbal mevkilerinde veya harp meydanlarında değil, böyle bir mini mini isimde ve bir küçük köylü kızının yüzünde okuduğu zamandır ki duygusunun derinliğini görüyor ve yüreğinin sızısını duyuyor."
Sayfa 12
"O gül endam bir al şala bürünsün yürüsün, Ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün, yürüsün!"
Aşağıda iken insanlıktan duyduğumuz gururun, içimizde zerresi kalmamış, bu bin metre yükseklikle bin metre derinlik arasında çabalayan birer buçuk metrelik boyumuza baktıkça bütün izzeti nefsimiz kırılmıştı.
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.