Bir İçim Su

Refik Halid Karay

Bir İçim Su Quotes

You can find Bir İçim Su quotes, Bir İçim Su book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
…soğuktan mı hicrandan mı bilmem gözlerimde yaş­lar var.
Gözlerin; ruhumu dinlendirir, harici hayatla alakalarımı keser, beni uhrevi bir mahluk yapardı. O gözler bana sıratı, kevseri, gayyayı, arafı tasvir etmişti. Melekleri, iblisleri, perileri, ifritleri seyrettirmişti. Hurileri, gılmanları öğretmişti. Kıyamet gününü göstermişti. Gözlerin ki gökten nazil olmuş bir kitap gibi safdilane inandığım olurdu. Zaten beni sevdiğini evvela gözlerinde okumadım mı? Onlar seyrangahım, kainatım idi. Gözlerin benim kitabım, kitab-ı felaketim olmuştu. Nihayet bana gözlerini kapadın, önümdeki bu icazkâr kitap kapandı ve gönlümdeki o esrarlı meşale söndü. O zaman etrafıma bakmak fırsatını buldum. Şimdi binbir kitabın zevkine dalan ve binbir kitabın sayfalarını karıştırıp geçen mesut bir insanım; gözlerini hatırladıkça onlar için senelerce nurunu döktüğüm gözlerime acıyorum…
Sayfa 150Kitabı okudu
Reklam
... Fakat, bir an sonra, hatırımdan, hasreti tatlı tatlı içimi yakarak, o geçti. Onun ılık göğsüne başımı koyunca değil bu dünyayı, daha fena bir dünyayı bile ne kadar güzel bulacağımı düşünerek şu fena dünya içinde çırpınmaktan büyük bir haz duydum; etrafımdaki yaslı ve yaşlı manzaraya gülümseyerek, zevkle, saadetle bir baharı seyreder gibi baktım. Dünya ve dünyada her şey belki daha güzel olabilirdi, diyordum. Daha güzel olabilmesine imkan olmayan bir sen varsın!
Şattülarap :)
Fırat başını alıp, bir gece gurbet yolunu tutuyor ve Dicle de, başka bir yoldan ileriye atılıyor. Mü­temadiyen birbirlerinden ayrılarak, uzaklaşarak, aylarca, bin bela, bin zahmet, yabancı diyarlarda, kah yorgun, kah coşkun, buluşmak ümidiyle koşuyorlar, koşuyorlar. Fırat Sultan ezgin ve macalsiz, sürüklene sürüklene kum deryalarını aşmaya çalışıyor. Şehzade Dicle bir erkek kaplan şiddetiyle çölleri yararak ok gibi mesafeler aşıyor, kabarıyor, taşıyor. Nihayet tılsım yerine geliyor, bir gün, bu iki ezeli aşık buluşuyorlar, sedler yıkan çılgın bir sevinçle birbirlerinin ağuşuna atılıyorlar ve mehtaplı çöl gecelerinin durgun kucağında çiftleşiyorlar.
"Milliyet muhabbetini insan sadece gazete sahifeyelerinde, meclis salonlarında, ikbal mevkilerinde veya harp meydanlarında değil, böyle bir mini mini isimde ve bir küçük köylü kızının yüzünde okuduğu zamandır ki duygusunun derinliğini görüyor ve yüreğinin sızısını duyuyor."
Sayfa 12
"O gül endam bir al şala bürünsün yürüsün, Ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün, yürüsün!"
Reklam
"Çam ağaçlarının sesi nasıl tarif edilmelidir? Hem buna ses demek doğru mudur? Ne fısıltıya benzer; ne de bir din nağmesi, ne bir sevda sözleşmesidir. Çamların sesi değil nefesi vardır."
Sayfa 9
Aşağıda iken insanlıktan duyduğumuz gururun, içimizde zerresi kalmamış, bu bin metre yükseklikle bin metre derinlik arasında çabalayan birer buçuk metrelik boyumuza baktıkça bütün izzeti nefsimiz kırılmıştı.
Bana öyle geliyordu ki bu sene çiçekler ve bülbüller mevsimi gelmeyecek, karlar, yağmurlar kesilmeyecek, artık bir daha bahar toprağımızı şenlendirmeye cesaret etmeyecek...
Sayfa 154Kitabı okudu
Medeni adam için yatağı, yaşadığı dünya üzerinde, ara sıra yalnız kendisinin yaşaması için kurduğu ikinci bir dünyadır. Hemen hemen yarı ömrümüzün geçtiği bu dünyayı, uyumak için uzanılan sedir sayamayız. Hayatın iğrençliğinden ve korkunçluğundan kaçıp sığındığımız zaman bizi kapan, örten, saklayan, koruyan bir kucaktır. Orada geçici ve tehlikesiz bir intihar devri yaşarız: Dışarıdaki hayatla ilişiğimiz kesilir.
Sayfa 180Kitabı okudu
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.