1950 de binlerce kişi gibi zorunlu göç eden, hiç tanımadığım ama hikayesini sürekli dinlediğim dedem ve ailesinin çektiği zorluklar geldi aklıma.
Yaşadığı çevreden, evinden, bağ bahçesinden, aç kalmasın diye meraya başıboş saldığı hayvanlarını bırakıp bir lokma bir hırka elde dört boy boy çocuk ve kundaktaki bebeyle yola çıkışları hikaye gibi gelse de hepsi yaşanmıştır. Çünkü o bebek benim canım annem olur
Kitaba gelirsek anlatımı bana biraz yavan gelse de yaşanmışlığını düşününce bir göz atın derim.