Geç uyudum, erken kalktım. Gözlerim sizi kızdırıyorsa, bağışlayın. Suçumuz sevmekle düzeltilemeyecek kadar büyük. Öfkeli adamların canhıraş çocuklarıyız. Bilmeyiz ki bir kalp en kolay nasıl taşınır.
İnsanın çocukluğunda gördüğü kâbusların yerini büyüyünce yürek sızıları alıyor. Utandığınızdan annenizi de çağıramıyorsunuz. Korku ve utanç içinde sabah olmasını beklemekten başka yapacak bir şeyde yok sanırım. Belki dostlarınız var. Ama beşeri münasebetler dersinde yaşayarak aldığım güzel bir ders de var. Saat gecenin üçü, “İnsanlar belli saatlerden önce ve sonra rahatsız edilmez.” Telefonda edilmez değil mi öğretmenim?
Çok geç olmadan insanlığa son çağrımızı İsmet Özel'in Of Not Being A Jew şiirinden bir dize ile yapalım;
"Eve dön, şarkıya dön, kalbine dön
Şarkıya dön, eve dön, kendine dön!"