Yemenin içmenin, sinemanın, tiyatronun, operanın, giyim kuşamın, lüks tüketim malzemelerinin en kalitelisinin bulunabildiği Beyoğlu'ndan, yeme içmenin kebaba indirgendiği, kültür-sanata dair herhangi bir oluşumun neredeyse kalmadığı, gece hayatının vasat pavyonlarla birlikte dönüştüğü ve İstiklal Caddesi'nde Arapça dışında bir dilin neredeyse konuşulmadığı Beyoğlu'na doğru dönüşüm. Bu dönüşüm elbette Türkiye'nin dönüşümüdür.