Bir Zamanlar Bakırköy

Tahir Musa Ceylan

About Bir Zamanlar Bakırköy

Bir Zamanlar Bakırköy subject, statistics, prices and more here.

About

Tahir Musa Ceylan yeni romanı Bir Zamanlar Bakırköy’de orta yaşların sonuna gelmiş yalnız ve yorgun bir doktorun genç bir hastasına duyduğu aşkla alt üst olan aşkın anlatıyor. Aslında bu aşkın geliştiği Bakırköy Akıl Hastahanesi’nin, Hastahane ile birlikte yaşadığımız toprakların hikayesi ya da masalı bu. “Bütün bir aileyi kırıp geçirmiş babalar, hiç para bilmeden sadece ot toplayarak çocuklarına bakmış analar, hapishanede yıllarca yatıp, çıktığında on beş gün dışarıda kalamayıp geri yatan babalar, trafik kazalarında can vermiş aileler, aynı hastalıktan kırılmış sülaleler, vurulmuş kardeşler, eşkıya, hırsız olup büyümüş çocuklar, bütün bir mahalleyi doyuran kahramanlar, kendisi kazanmayıp işçisine kazandıran patronlar, evlenip evlenip ayrılan ve onca genç kızın arasında yine yeni koca bulan kadınlar, lotoda at yarışında zengin olacağına Allah’a inanır gibi inanan ve batıp giden akıllı insanlar, her attığı adımı fala göre ayarlayan ve falcılara servetini verip tüketen kadınlar… .Bakırköy köy değil bir ülkeydi, Anadolu’nun farklı yerlerine dağılıp seyrelmiş olaylar bu küçük toprağa toplandığı için Bakırköylüler bir ömürde bir ülkede olup bitecek olayların hepsini en yoğun halde burada görürlerdi. Anadolu alıp götüren, taşıyıp sürükleyen selse, Bakırköy çöküp kalmış mildi.” Tahir Musa Ceylan’ın romanlarını özetlemek de, özetinden ne anlattığı hakkında doğru bir bilgi edinmek de hiç kolay değil. Çünkü ana bir hikâyeden çok sanki kendiliğinden gelişen yan hikâyelerle ilerliyor romanları. Ayrıntıları çoğaltıyor; basit gibi görünen bir ayrıntıyı bir anda hikâyenin merkezine alıp ondan yeni ayrıntılar üretirken beklenmedik kişi ve karakterlerle bambaşka hayatlara dokunuyor, kahramanlarının eşzamanlı ama birbirinden çok farklı mekânlara uzanan hikâyeleri ile coğrafyayı genişletiyor. Hikâyesine sahip olamadığı için değil, hayatın kendisi tam da böyle yaşandığı için…. 2005 yılında İçi Yoksul’la başlayıp Kestane Kıranında Kadınlar(2008), Yarım Adamın Aşkları (2009) ve Elli Yıl Sonra Kül(2010) ile sürdürdüğü romancılığının son halkası Bir Zamanlar Bakırköy’de Tahir Musa Ceylan gerçek bir edebiyat ziyafetine davet ediyor okuyucusunu.
Estimated Reading Time: 5 hrs. 26 min.Page Number: 192Publication Date: December 2011Publisher: Ayrıntı Yayınları
ISBN: 9789755396439Country: TürkiyeLanguage: TürkçeFormat: Karton kapak
Türler:
Reklam

Book Statistics

Reader Profile of the Book

Kadın% 33.3
Erkek% 66.7
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

About the Author

Tahir Musa Ceylan
Tahir Musa CeylanYazar · 17 books
Tahir Musa Ceylan (d. 1956, Çanakkale) şair, romancı, düşünür. Sanat hayatının ilk döneminde fotoğraf sergileri açmış olmakla birlikte, daha çok fotoğraf estetiği ve tarihi üzerine yazılarıyla tanınmış, 1988 yılında Fotoğraf Estetik ve Görüntü Üzerine Denemeler isimli ilk kitabı çıkmış, 80'li yıllarda in vivo isimli edebiyat/felsefe dergisini yayımlamış ve İstanbul Tabip Odası Bülteni’nin sanat sayfalarını düzenlemiştir. Şairliği İlki 1986 da Sanat Olayı'nda, sonraki şiirleri Hürriyet Gösteri, Düşün, Edebiyat ve Eleştiri, Ünlem, İle, Akatalpa, Hayal dergilerinde yayımlanmış, 1988 yılında Depresyonun Şiiri adıyla ilk şiir kitabı basılmıştır. 80'li yılların şairlerindendir, ruhu öne alan, çağrışımlara yaslanan, dizelerde değil, bütünde anlam doğuran, imgeci, yoğun, dramatik bir şiir anlayışı vardır. Romancılığı 2005 yılında basılan ilk romanı İçi Yoksul yetmişli yılların sonunda Çanakkale'nin Yenice kasabasından öğrenim görmeye geldiği Ankara'da kültür şoku ve duygusal travmalar yaşayan bir gencin iç dünyasını ele alır. 2008 yılında yayımlanan Kestane Kıranında Kadınlar romanında ise 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyılın başlarında Mavruz isimli kurgusal bir köyde bir kadın ana karakter üzerinden sürekli olumsuzluklarla boğuşan bir ailenin hayata tutunma mücadelesi, arka planda da köyün hikâyesi anlatılmaktadır. Yerel bir dil kullanılan romandaki bazı karakterler ve köyde meydana gelen felaketler yazarın doğum yeri olan Nevruz köyündeki yaşanmışlıklardan esinlenmiştir. Sonraki romanları Yarım Adamın Aşkları(2009), Elli Yıl Sonra Kül(2010) ve Bir Zamanlar Bakırköy(2011) şeklinde sıralanır. Edebi üslup olarak yazar, dil ve kurguyu bütünler, zaman zaman şiir diliyle nesir dili ayrımını ortadan kaldırır, anlatımın gücünü arttırmak için sayısız metafor kullanır. Romanlarında ana öykü tek başına ilerlemez, çok sayıda yan öykü zaman zaman merkeze alınarak ana öyküyü taşır. Akışta şaşırtıcı karakterler aniden ortaya çıkarak farklı hayatları öykünün içine alır. Ana öykü, kesintisiz ve tekdüze değil, çeşitlenerek ancak bölünmeden ilerler. Ayrıntılar dört bir yana dağılsa bile bir kopukluk duygusu hissedilmez ve anlatı epik dilden ayrılmaz. Bazı yapıtları edebiyat seçkilerinde yer almıştır. Romancılığında, coşkulu bir özgürlükle rafine bir kulvarda ürettiği söylenmiştir. Düşünürlüğü 25 yıla yakın bir süredir Cumhuriyet Bilim Teknoloji Dergisi Aylak Bilgi Köşesi'nde nöro-psiko-felsefe içerikli denemeleri yayımlanan yazarın bu yazıları Aylak Bilgi, Aylak Yazılar, Aylak Düşünceler ve Aylak Fikirler isimleriyle kitaplaştırılmıştır. Bilgiye dayalı mantıkçı bir felsefenin izini süren Ceylan, Jung'un kollektif bilinçaltı düşüncesinin üzerine oturttuğu ve bütün insan türünün tek bir benliği olduğunu varsayan ortak benlik kavramını geliştirmeye çalışmaktadır. Buna göre insanın ortak yapısı olan DNA sahici olandır. İnsan sahici olanın yeryüzündeki işleme şeklidir, o nedenle de geçici bir bileşimdir, dünyanın o günkü koşullarında, o günün malzemesinden üretilmiş gündelik bir aracıdır. Sahici ve temel yapının içgörü yoluyla kendi benliğiyle ilgili oluşturduğu kurgu ortak benliktir. Ortak benlik yeryüzüne çıktığı andan itibaren deneyüstü ve öznel yapısını nesnel hale dönüştürür. Yeryüzündeki macera bir "dışlaşma" işleminden ibarettir. İnsanlar arasında ortak benlik kaynaklı bir bağ vardır. Kant’ın usa verdiği deneyüstü bilgi çıkarma işi ortak benlikte kodlu, önceki kuşakların ürettiği ve aşama aşama ortak canlıya eklediği bir kapasitedir. O nedenle bilgi, önceki kuşaklarda deneyden çıkmış, ama şimdiki kuşakların kullanımında deneyüstü olmuştur.