Bizans Devrinde Boğaziçi kitaplarını, Bizans Devrinde Boğaziçi sözleri ve alıntılarını, Bizans Devrinde Boğaziçi yazarlarını, Bizans Devrinde Boğaziçi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu kitapta, Türkiye'de Bizans tarihi araştırmalarının pîri olan
Semavi Eyice 1975'te yazdığı bilgileri derlemiş. Bu bilgiler, günümüzdeki Boğaziçi'ndeki yer adlarının Bizans dönemindeki kökeni (mesela Therapeia=Tarabya), Bizans dönemi Boğaziçi kıyılarında o dönem var olmuş ama şu an hiç kalıntısı dahi kalmamış olan manastır, kilise ve kalelerin tahmini konumları ve bu tarihi yapıtların mimari özelliklerine dair bilgilerden oluşmaktadır.
Bu sebeple Bizans devri Boğaziçisi hakkında genel fikirlere sahip olmak, İstinye, Tarabya, Kuzguncuk gibi Boğaz kıyısı yerlere gittiğinizde "demek burada bir dönem bir manastır vardı, çilehane vardı," veya "Yoros Kalesinin hikayesi ve mimarisi buymuş", "Demek İstinye kelimesi Sosthenion'dan geliyor" veyahut Üsküdar'a ayak basarken " Üsküdar'ın Bizans dönemindeki adı Altın Şehir demek olan Khrysopolis olsa da bu semtte bir dönem var olmuş bir Bizans devrindeki sayfiye saray yani yazlık saray olan Scutarion Sarayına ithafen Scutarion da deniyormuş" diye düşünmek isterseniz bu kitabı öneririm.
Bizans Devrinde Boğaziçi kitabının yazarı istanbulu ve boğaziçini tarihsel gelişim, zaman, mekan, medeniyetler ve yapılar ışığında incelemiş, görsellerle destekleyerek güzel bir şekilde aktarmış. Arkeoloji ve tarih severlerin kütüphanesinde bulunmasını tavsiye ederim. Geçmişi bilmek bizlere her zaman geleceğe yön vermek adına ışık tutar. İyi okumalar ️
Heraklios (610-641) zamanında, 626’da Sahrbaraz idaresindeki bir Sasanî ordusu Khalkedon (Kadıköy)’u ele geçirerek, Boğaziçinin Anadolu kıyısında ordugâh kurmuş, 717’de kuvvetli bir Arap donanması yine burada üslenmiştir.
Boğaziçi'nin manzarası da tabiatı gibi karadeniz ağızlara doğru daha sarptır. Onda, göğün ve denizin bütün o azgın saldırıışlarına göğüs gerer yalçınlıkda bir duruş vardır. Yamaçlarında karşılıklı viran olmuş iki kale ve kıyılarında tümsekleri görülen tabyalar bu tabiatın savaşçı sergüzeştinden birer izdir. Koyu ve keskin durumu o tesiri verir ki, aşağılarda, yamaçlarının insan eli değe değe yumuşamış ve munisleşmiş teni, orada hala üzerine el sürdürmemiş bir yele sertliğindedir. Bu bakımdan onda efsanevi, destani bir hal vardır. Aşağılarda şehirleşmiş boğaziçi orada artık köydür.