Bize Göre (Açıklamalı Orijinal Metin)

Ahmet Haşim

Bize Göre (Açıklamalı Orijinal Metin) Quotes

You can find Bize Göre (Açıklamalı Orijinal Metin) quotes, Bize Göre (Açıklamalı Orijinal Metin) book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Süleyman Nazif bir Şarklı zihniyetiyle "belagat" kaidelerine büyük bir imanla inanan son büyük edibimizdi. "Söz"ün kudretini kelimelerin ahenginden, nidaların azametinden ve tezatların şimşeklerinden beklerdi. Fakat muhayyirü'l-ukul bir hayat membası olan bu adam, ateşten parmaklarıyla kelimelere dokununca onları garip bir seyyaleyle canlandırmasını bilirdi. Cansız kamus onun elinde bir şule gibi yanardı.
Sayfa 127 - muhayyirü'l-ukul: aklı hayrette bırakan, akıl almaz, akla durgunluk verenKitabı okudu
Bulutlar bize küsünce nehirler kurur, tarlalar ölür. Bahçeler solar, toprak mahsulatını keser; eşhasın kesesi ve bin-netice devletlerin hazinesi boşalır; ticaret durur, sanat durur. Bu vasi haile çerçevesi ortasında, insanın korkunç kaderini bir an tasvir etmek bile muhayyileyi yakmaya kâfidir. Denilebilir ki mutattan biraz daha fazla sürecek bir kuraklık, milyonlarca insan batınının, asırlardan beri zahmetle biriktirdiği zekâ sermayesini tüketmeye ve bizi bu derece şımartan bir medeniyeti iflas ettirmeye kâfidir. Hasılı, hayatın namütenahi çarklarını döndüren bulutlardır! Desek a! Şu çarkları suyla dönen dünya, kâr-ı kadim bir değirmenden hâlâ farklı değil!
Reklam
Tabiatın insana yapacağı en büyük iyilik, şüphe yok ki cismi böyle haşin bir zırh ve içindeki ruhu da böyle bir çelik külçesi haline getirmektir. Şehirlerin sarı derisini kırların kızıl derisine değiştikçe güneşin ve toprağın kardeşi olmak kabil mi?
Aynı şeyleri aynı tarzda söylemek için bu kadar nesillerin birbiri arkasından gelmesine ne lüzum vardı?
İnsan, hayatının tatsızlığından ve etrafında görüp bıktığı şeylerin o yorucu aleladeliğinden bir müddet kurtulabilmek ümidiyle seyahate çıkar. Bu itibarla seyahat "harikuladelikler avı" demektir.
Sayfa 181Kitabı okudu
Şeklimiz bir hile ve bir yalandır. İnsan, meyvelerin aksine yapılmış bir mahluktur, tatlı eti dışarıda ve iç tarafı ele alınmayacak olan tarafıdır. Tebessüm, gülüş ve ağlayış, hep saklamak istediği gülünç veya iğrenç ruhun etrafında tuttuğu perdelerdir ki "ruh" onun arkasında çarpık ve ürkek bir hayvan gibi, endişeli gözlerle bakarak çömelmiş oturur.
Sayfa 126Kitabı okudu
Reklam
Atatürk'ü tarif ediyor
Gördüğüm fotoğraflara nazaran biraz şişman, biraz yorgun, biraz hututu kalınlaşmış bir vücutla karşılaşacağımı zannederken, kapıdan bir ziya dalgası halinde giren, mütekâsif bir kuvvet ve hayat tecellisiyle birden gözlerim kamaştı: Hadekaları en garip ve esrarengiz madenlerden masnu bir çift gözün, mavi, sarı, yeşil ışıklarla aydınlandığı asabi bir çehre... Yüzde, alında, ellerde bir sıhhat ve bahar rengi... Muntazam taranmış, noksansız, sarı, genç saçlar... Bütün zemberekleri çelikten, ince, yumuşak, top- lu, gerilmiş, terütaze bir uzviyet.
Sıhhatin fahiş derecede pahalı olduğu bir asırda, ucuz bir neşeyi tesellisizlere neden fazla görmeli?
“Burun, keskin bir taaffün kokusuyla kırışıyor ve kulak, güya yeraltında bir ölüyü gömmek ve ağlamak için toplanmış garip bir cemaatin iniltisi haşyetiyle dikiliyor. Bu keskin koku hangi leşten geliyor? Şiirden! Bu baykuş feryadını duyuranlar kim? Şairler! Her devrin şairleri!”
Sayfa 28 - Can yayınlarıKitabı okudu
Frankfurt'a gelene herkesin sorduğu şunlardır: "Eski şehri gezdin mi?" "Rothschild'in' evine gittin mi?" "Goethe'nin evini gezdin mi?"
Sayfa 196Kitabı okudu
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.