Bize Göre ve Bir Seyahatin Notları
Ahmet HaşimBize Göre ve Bir Seyahatin Notları Gönderileri
Bize Göre ve Bir Seyahatin Notları kitaplarını, Bize Göre ve Bir Seyahatin Notları sözleri ve alıntılarını, Bize Göre ve Bir Seyahatin Notları yazarlarını, Bize Göre ve Bir Seyahatin Notları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Kim diyor ki kadın şimdi, eskisi gibi yüzünü sıkı örtüler altında saklamıyor?Ya boya örtüleri? Bunların altında hakiki çehreyi hiç görmek kabil mi? Boyalar olmasa bilmem kadın ne yapardı?”
Sayfa 60Kitabı okudu
“Zeka- nar, ayva ve portakal gibi- geç renk ve rayiha bulan bir sonbahar mahsülüdür.”
Sayfa 20Kitabı okudu
Kürk
“Tırnaklarını uzatıp sivrilten ve vücudunu baştan başa tüylü göstermek isteyen kadın, belli ki insandan gayrı bir hayvana benzemek için uğraşıyor.”
Sayfa 21Kitabı yarım bıraktı
Her sabah gözlerimi, göklerden gelen paslı sesler gicirtisiyla açiyorum. Sanki binlerce çelik makas, göklerin lâcivert rengini doğramak için durmadan açılıp kapanarak havada cehennem gibi bir gürültü ile sakirdiyor. Bahar geleli, kargalar sınırsız bir neşe içinde!
Sayfa 56Kitabı okudu
Paris gibi cûşân bir hayat ve hareket şehrinde duyduğu bu hiçten zevkleri, notlarının bu son sahifesinde hatırlamaktan sıkılmayan adamın saflığı, niceleri için belki tıflânedir. Fakat bu adam, zevklerini başkalarına satmak üzere tatmıyor. Onun için saffet ve samimiyeti hoş görülmeli.
Sayfa 112Kitabı okudu
Âşık, yüz bulmayan adamdır.
Sayfa 73Kitabı okudu
Sabır, tahammül, intizam gibi seciye faziletlerinin en müşkülleriyle mücehhez ve aynı zamanda, ustalıklı bir sükûtun vâhi bir talâkata müreccah olduğunu bilecek kadar zevk ve idrak sahibi olan bu adamın, daha çetin sahalarda daha kârlı şikârlar arkasında koşması mümkün iken, bir dilenci kisvesi altında gelip geçenlere el uzatmağa razı oluşunu büsbütün budalaca bir hareket addetmedim.
Sayfa 38 - "Dilenci" başlıklı yazısından...Kitabı okudu
Aşk muvakkat, izdivaç ise daimîdir. İzdivacı aşkın devamı zannetmiş nice saf çiftler, üç ay geçmeden dudaklarda ateşin söndüğünü görmüşler ve bir akşam, kendilerini karşı karşıya esner bulmaktan hayret etmişlerdir. Aşk değişmeyince ölür.
En eski edebiyattan en yenisine kadar, her dilde, şiirin mevzuu zevce değil, maşukadır. Hayaller ve istiareler hep sev- [s. 23] gilinin süzgün gözleri ve karanlık kirpikleri etrafında pervaneler gibi uçuşur. Kahramanı zevce ve mevzuu izdivaç olan hikâyeden daha tatsız ne olabilir? [s. 24]
Hiçbir şey lisan kadar bir ağaca müşabih değildir. Lisanlar -tıpkı ağaçlar gibi- mevsim mevsim rengini kaybeden ölü yapraklarını dökerler ve tazelerini açarlar. Lisanın yaprakları kelimelerdir.
Sayfa 35