Göl kıyısında iki yatılı okul....Dehşetkaya Şatosu'nda delikanlılar, Gülkaya Sarayı'nda ise kızlar kalmakta...Hababam sınıfı gibi her ikisi de...Bazen yan yana, bazen karşı karşıya, ama daima eğlence peşinde.
Eğer mazgalları, köprüsü, işkence odası ve zırh donanımlarıyla bir Ortaçağ şatosu, okula dönüştürülmüşse, orada şövalyelerin olmaması düşünülebilir mi? Şövalye olanın da bu unvana uygun hareket etmesi kadar doğal bir şey yoktur herhalde. Ve burada cesaret, şaka ve olaydan bol ne olabilir ki...Peki, ya göl kıyısındaki bu cennet okul, karanlık girişimler sonucu satılmak istenirse....