Ara Güler, Manuel Çıtak, Erzade Ertem [FOTOĞRAF]
Bir "Boğaziçi Tarihi" değil bu; yalıların mimari özellikleri üstüne bir kitap da değil. Yalılardan çok, yalılarda yaşayanların kişilikleri ve hayatları üstüne bir kitap.
Her ne kadar "mimari" bir iddiası olmasa da, Boğaz ve yalılarla ilgili bir şey yazan bir insan, artık iyice sayıları artan yeni, beton, zevksiz yapılarla ilgilenmek istemiyor. Sonunda "bina" anlatmasan da, anlattığın insanların oturduğu konutlar mimari özellikleriyle ilginç ve çekici olmalı. Bu zorunlu kararı verince, böyle özelliklere sahip yapıların, birkaç istisna dışında, geçen yüzyıldan kalma olduğu görülüyor. Sözü geçen insanların çoğu da, hiç değilse doğum yıllarıyla, o yüzyılın insanları. Tabii epeycesinin hayatı bu yüzyılda da devam etmiş.
Dolayısıyla sonuçta ortaya çıkan şey, dedikodu düzeyinde bir Ondokuzuncu Yüzyıl Tarihi oluyor. Murat Belge, "dedikodu" derken bunu küçümsemiyor, çünkü en ciddi tarihçiliğin en fazla dedikoduyu içermesi gerektiğine inanıyor. "Fransızca 'histoire' kelimesi hem 'tarih', hem de 'hikâye' anlamına gelir. İşte benim bu kitap da tam bu kesişme noktasına oturmak üzere yazıldı." diyor.