İtalyan asıllı, kimyager olan Primo Levi'nin, 68 yaşında intihar etmeden önce yazdığı son kitabı.
24 yaşındayken götürüldüğü nazi toplama kamplarında yaşadıklarının, gördüklerinin, tanık olduklarının analizlerini yaptığı, insanlar üzerinde bıraktığı ruhsal ve fiziksel durumlarını anlattığı bir eser.
Zulmeden ve zulüm görenleri, her iki tarafında çatışmalarını, yaptıklarını analiz ettiği, sürekli olarak nedenlerini arıyor. Sadece bir tarafı anlatmıyor. Tutukluların birbirine yaptıkları acımasızlıkları açıkça dile getirmiş. Verilen çorbaları calmaları, gaz odalarının başına ( sadece iki gün daha fazla yaşamak için) geçmeleri gibi.
Bu kamptaki yaşananların unutulmaması, sebep olanların, sessiz kalanların, görüp ama kör taklidi yapanların, duyan ama sağır taklidi yapanların hepsini bilinmesi için savaşmış ve kamptan kurtulmayı başarmış.
Bir mahkeme kurmuş. Ama mahkemede suçluyu aramıyor. Neden bunlar yapıldı, diyor. Emir verenleri , emri sorgusuz uygulayanları, bilipte bilmemezlikten gelenleri, bu şiddetin sonuçlarından ve kullanılan malzemelerden kâr sağlayanları, kurtulupta susanları herkesin nedenlerini öğrenmeye çalışıyor ya da anlamaya.
Farklı bir bakış açısı ile iyi ki okuduğum dediğim bir kitap.