Borges'in Kaplanları

Demir Özlü

Borges'in Kaplanları Quotes

You can find Borges'in Kaplanları quotes, Borges'in Kaplanları book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Türkiye kendi çocuklarına onulmaz acılar çektirmiştir.
Tüketim toplumu; onun yarattığı "yalnız yığınlar" Amerikan insanı sanki bir "robot" ya da "nevrozlu bir kişi" olmak zorunda kalıyordu.
Reklam
+7288282
günümüzde edebiyat adına, o kadar çok işe yaramaz klişelerin gürültüsü yapılmaktadır ki, bu gürültü içinde gerçekten iyi olan şiirin, hikayenin, romanın sesi, ancak güçlükle duyulur gibi olmakta, bazen de hiç duyulmamaktadır
şu cümle kitabı "okuyacaklarıma" ekletti.
bü­yük bir yalnızlığın romanıdır; sefaletle beslenen bir yalnızlığın.
Felsefesiziikten ötürü baş döndürücü bir kimlik bunalımı içerisindeyiz. Ne liberali gerçekten liberal olan, ne sosyal de­mokratı gerçekten sosyal demokrat olan bir maketler toplu­munda yaşıyoruz sanki.
Reklam
Böylece darmadağınık olmuş bir kuşak işte. Türkiye gibi. Daha da sarsıntılardan geçecek. Ortada ne kalacak? İnsanlarını dışarılara savurmuş bir ülke.
Muhammed'in, Mekke'den Medine'ye göçü dolayısıyla hicr (hicret, hicri, hecr) sözcükleri de Türk diline girmişti. 20. yüzyıl edebiyatında dahi, yakın zamanlara kadar kullanılan "hicran" sözü de aynı kökten gelir. Sürgün, kendiliğinden hic­ran'ı getirir
İnsanoğlu henüz kendisini kurtaramadı. "İnsanoğlu Neredeydin?" İnsansal tarihin "tarih öncesi"ni yaşıyor gerçekten. Onca bilimsel, teknolojik ilerlemeye karşın, insansal bir dünya gereğince yaratılamadı daha. Silahlanma yarışı, uzay yarışı sonsuzca sürüyor da, dünya "insanların dünyası" haline gelemiyor daha.
Türkiye adı verilen bu ülkede, trajiğin tam içinde ol­duğu halde, hep başarıya doğru yol aldığını sanan, yaşamın trajik anlamını kavramayan insanlar mı yaşamakta?
Reklam
" bireysel olan toplumsal olanın da ta kendisidir"
"Bireyci yapıt-toplumcu yapıt" ayrımı edebiyat eleştirisi alanında, günümüzde, "sosyalist kuram" adına yapılıyor. Ama bu çeşit basitleştirilmiş, ayağa düşürülmüş ayırımların, aslında kuramın da yapısına aykırı olduğu açık. Çünkü kuram, oluşma sürecinde, elbette bireyin durumunu da toplumsal koşullarla birlikte ele almaktaydı; bireysel yabancılaşma sorununu toplumsal koşullardan, toplumsal konumu da tarihsel gelişimden hiç mi hiç ayırmıyordu.
"Şu birey!" Bir başına, bireysel insan. Danimarka dilinde "einzelne", "enkelte" ( unique 1 tek insan). Kendisi olmak isteyen, kendi başına kararlar vermek isteyen insan -şu birey!- ortaya çıkmadan insan özgürleşmesinden söz edemezsiniz. O olmadan söz edebileceğiniz özgürlük, toplumsal koşulların zorunlu düzeltilmesi ölçüsünde bir özgürlüktür ancak.
çok haklı, az özgün olun ya
Borges ayna, kaplan, labirent gibi metaforla­rının sonradan başkalarınca da kullanıldığı görüp, bu metafor­lardan soğuduğunu söylüyordu.
Sonunda hepsi aynı, hiçbir fark yok aralarında. Hayat herkes için aynı basitlikte. Bir porsiyon istakoz ya da bir porsi­yon morina filetosu*, bir çift ipek ya da bir çift pamuk don. İşte hepsi bu: Bu çeşitten nitelik ayrılıkları; biraz da insana doku­nan bu.
Alain B. Simon
Kendi yolunu kendi açmak isteyen yazarlar bizde, her zaman, korku ve ürküntüyle karşılanır.
189 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.