Böyle Buyurdu Zerdüşt, aforizma ve metaforlarla dolu, hikaye ve şiirsellikle süslenen , felsefi yönü ağır basan bir eser.
Oldukça farklı bir tarzda ve sertlikte insanları hem yargılıyor, hem de sınıflandırıyor Zerdüşt: ' ayak takımı sınıfı, daha yüce insanlar ve üstinsan' şeklinde.
Nietzsche'nin tıpkı More'un Ütopya'sı gibi bir üstinsan'ı var. Bu ideale doğru gidilen yolda bir yol gösterici- kılavuz olarak yazdığı bu kitabında, insanın aşılması gereken bir varlık olduğunu ve bunun için gösterilen çabayı kutsal saydığını kabul eder Nietzsche.
Zerdüşt, ara sıra mağarasından tabiri caizse 'insanlar akıllanmışlar mı' diye bir çıkıp bakıyor ve yine tabiri caizce 'vaazlarını verip, soruları cevaplayıp' tekrar mağarasına dönüyor.
Nietzsche, ortaya çok büyük bir bilmece koymuş bu eseri ile: Aslında her şeyi yaratan ve yok edenin insan olduğu bilmecesi. Sanki hem insanları seviyor, hem de onlara akıllanmadıkları ve kendisini anlamadıkları için kızıyor. Bazen de oldukça sert bir şekilde yargılıyor ve sonrasında kendini yargılamaktan da geri kalmıyor.
bütün her şeyden bağımsız olarak, Nietzsche'nin dilini beğendim, bu kitabında. Şiirselliği bazen mükemmel ötesiydi. Yine de bu kitabı okumak için belli bir seviyede temel gerekli diye düşünüyorum. Öyle hemen bir bakayım, Nietzsche ne düşünüyormuş bir anlayayım diyorsanız, benim gibi kitabın sonunda aklınızda daha fazla soru işareti ile başbaşa kalabilirsiniz. Ve aslında bu ilerisi için beni Nietzsche okumaya tetikleyen bir durum oldu, o kafanın içini artık daha fazla merak ediyorum. Bu yüzden kendisini okumaya devam edeceğim.