“…Tatyana hepsini itti, masayı itti, kanepeyi itti ve ona doğru koştu. Alexander onu saran duygu seli karşısında taşlaşmış gibiydi. Gülümsemeye çalıştı ama her an diz çöküp hıçkırıklara boğulabilirdi. Tüfeği dahil taşıdığı her şeyi yere bıraktı. Tanrım, diye düşündü, bir saniye sonra ona dokunacağım.”