“Kadınlar trenler gibidir,” dedi. “Saatte bir milyon mil hızla giderler ve gidecekleri yere ulaştıklarında, hemen geri dönerler. Eğer şanslıysan, orada bekliyor olursun."
"Bazen makyajıma saatler harcadığım oluyordu. Hangi kız bunu yapmazdı ki? Bütün zamanımızı her sabah yanımızda uyanmak isteyecek birini bulmaya çalışarak geçiriyor, sonra da her gece olabildiğince başka birine benzemeye uğraşıyorduk."
Birine âşık olduğunuzda olanları nasıl tanımlarsınız? Kırık kalplerle geçen geceleri, metro merdiveninden düşüşleri anlatmak daha kolaydır. Nefret ettiğiniz şeylerin listesini yapmakta hiç zorlanmazsınız. Hoşlanmadığınız şeyler hemen aklınıza gelir. Ama aşkı tanımlamak zordur. Buna yetecek hiçbir dil yok. İçinizde görkemli bir kıvılcım, bir simya. Bütün kırgınlıklarınız aniden mutluluğa dönüşür. Aşkı açıklayamazsınız. Dante’nin İlahi Komedya’sında, Cehennem okunanın yarısıdır. Cennet’e kimse aldırmaz, çünkü aynı kutsama tanımlamalarını tekrarlar. Aşk, sayfa üzerinde yeniden yaratılamayacak kadar karmaşık, çizimle tanımlanamayacak kadar büyüktür.
NYU ve çeşitli geçici işlerim arasında şehrin sokak larında oradan oraya koşturduktan sonra gün sonunda yorgun argin eve döndüğümde yaptığım tek şey yatağı ma uzanmak, kendi kendime konuşmak veya durumu mu daha da kötüleştiren kitaplar okumaktı. Örneğin, daha önceki gece komşunun kulakları uğuldatan bas müziği uyuyamayacağımı belli ettiğinde, Zincire Vurul muş Prometheus'u elime almam gibi.