Kitabı okurken 1800 lü yılların Rusya sında üşüdüm. İnsanları hissediyordum daimi bi soğuklukla. Kitabın rengi gri idi, hissi hüzün, gerginlik ve tutku. Bir çok insanla tanıştım bu kitapta, hepsini uzun soluklu tanıdım vicdanlı vicdansız yanlarını, paraya itibara teamülünü, aşka nefrete bakışlarını, kendilerini kısıtlayış ve salışlarını. Kirli ve güzel yanlarını aynı anda taşıyan insanların tüm somutluğuyla olabiliritesini kavradım. Bazen bir tablodan bazen bir hikayeden yola çıkarak getirilen sonların entelektüel ve edebi birleşimini. Nihai olarak da insanı tüm çıplaklığıyla tanıdım. Budala nın kim olduğu konusunda da herkes kadar ben de kendimden şüpheye düştüm. İyilik miydi budalalık? Üç kağıtçı olmamak ve dürüstlük mü? Temiz bırakamadığımız iyi insanları düşündüm de düşündüm.