Epey şey öğrendim, diyordum kendi kendime,
çok az şey kaldı, diyordum, anlamadığım.
Aklımı başıma alınca ne göreyim,
ömrüm yel gibi esmiş gitmiş,
hiç bir şey öğrenmeden kalakalmışım.
.
Özgürlük yoluna girmezsen,
bu yolda koşmazsan vargücünle,
yıkamazsan yüzünü kanında yüreğinin,
yarın avucunu yalarsın.
Er dediğin kendini yok bilmedi mi,
cayır cayır yanmadı mı yürek dediğin,
hadi öyleyse, uğurlar olsun.
.
.
Keder seni bağrına basmak mı ister,
hadi ordan, çek arabanı, de.
Boş sıkıntılara kaptırma günlerini.
Yutmadan bedenini toprak
ne kitabı bırak, ne çayır çimeni.
Hele yârin dudağını, sakın ha,
ta son güne dek.
.
.
Şu zamanda bir sürü dostun olacak da ne olacak.
Şöyle uzaktan bi selâm, nasılsın iyi misin, o kadar.
Tam inanır güvenirsin, basarsın bağrına,
bir de can gözünü açtın mı, ne göresin,
dost bellediğin dost değil, yılan.
.
.
Bu şarabı dilenci içti, bey oldu gitti.
Bu şarabı tilki içti, arslan kesildi.
Bu şarabı ihtiyar içti, oldu delikanlı.
Delikanlı içti, ömrü bi uzadı, bi uzadı, bi uzadı.
.