Siyah önlük, beyaz yakalıktan mavi önlüğe geçiş yaptığımız senelerdi. Hâlâ var mı bilmiyorum “Ali ata bak, Işık ılık süt iç, İpek topu at…” emir kipli fiş
lerimizin olduğu, bir öğretmenimizin beş sınıfa birden eğitim vermeye ça
lıştığı, yazı tahtasını inşaat süngeri ile sildiğimizden mütevellit; tebeşir tozu ile epey haşır neşir olduğumuz, arkamızda resimli mevsimler tablosu ve önü
müzde hayat bilgisi kitabının olduğu dönemler.
Küçük kitaplığımızın hemen yanında bir kutu dururdu. Bu kutunun adı “Bu
luntu Kutusu” idi. İçinde bu mis gibi kokan arı mayalı silgilerden tutun da kalem açacakları, kurşun kalemler, yakalık düğmeleri, önlük düğmeleri, to
kalar, misketlere kadar birçok şey vardı. Kimi sınıfta, kimi okul bahçesinde düşürülmüş, kimi de okul yolunda bulunmuş şeylerdi. Bir şeylerini kaybet
miş olan arkadaşlarımız kaybettikleri şeyin önce bu kutuda olup olmadığına bakarlar, orada bulduklarında ise tarif edilemez bir mutluluk yaşarlardı.
Biz de işte bu fikirle dergimize “Buluntu Kutusu” ismini verdik ve “KAYBETTİKLERİNİZİ BULACAĞINIZ DERGİ” sloganıyla yola çıktık. Dergimizi açıp okuduğunuzda tıpkı kutuda kaybettiği eşyayı bulan kişilerin, aradığı şeyi bulmasının verdiği mutlulukla yüzünün gülmesi gibi yüzünüz gülecek ve mutlu olacaksınız. Kaybettiğimiz birçok hissiyatı bulmanıza yardımcı olmak için artık aranızdayız.
Bu minvalde siz değerli okurlarımıza sevincimizi, heyecanımızı anlatmaya çalışırken, hiçbir ideolojiye, kuruma ve şahsa bağlı kalmaksızın, tamamen tarafsız biçimde gönlümüzden gelen duyguları, dilimiz döndüğünce, özgün ve nitelikli şekilde sunmayı şiar edineceğimizi bilmenizi ister ve nitelikli ola
na sahip çıkmak konusunda sizlerden destek bekleriz.
Bulanlar ve kaybedenler olarak BULUNTU KUTUSU’nda buluşmak dileğiyle;
Önce sevgiyle sonra edebiyatla kalın…