Bunu Sen Oku sözleri ve alıntılarını, Bunu Sen Oku kitap alıntılarını, Bunu Sen Oku en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Mesela biliyor musun; Beni başarılarımdan çok başarısızlıklarım güçlendirmiş aslında. Dedim ki, senin bir başarı hikâyen yok, senin muazzam başarısızlıkların var. Başarı dedikleri, her yeni güne ‘Bu doğan en güzeli olabilir mi?’ diye umutla uyanmak ve çok korkmana rağmen başlamakmış. Cesaret hakikaten buymuş. Korkuna rağmen yaşamak.”
“Melih Kibar’ın, bana hayata çok erken veda eden büyük sevdası Çiğdem Talu’yu anlattığı o gün geldi aklıma. Melih İngiltere’ye okumaya gönderildiği dönem Çiğdem Talu’ya derin bir aşk duyuyor. Melih deniz kıyısında bir binada kalıyor ilk gece. Büyük bir fırtına çıkıyor. Melih uyuyamıyor. Kalkıp piyanoya geçiyor ve bir beste yapıyor. Ertesi sabah Çiğdem Talu’dan bir mektup geliyor. Diyor ki mektupta: ‘Dün gece hiç uyumadım ve bir şiir yazdım. Sana gönderiyorum. Bunu ancak sen bestelersin.’
Melih mektubu açtığında gözlerine inanamıyor. Binlerce kilometre öteden birbirlerine seslenmişler meğer. İşte o şarkı:
‘Gün ağarırken, tek başıma oturmuşsam,
Henüz daha gözlerimi
bir an bile yummamışsam…’.
(‘İçimdeki Fırtına’ adlı şarkının sözleri).
Melih Kibar onlarca muhteşem şarkı, unutulmaz ortak eser ortaya çıkardıkları söz yazarı Çiğdem Talu’yu adeta bir tanrıça gibi gördüğünü söyleyip, şöyle devam ediyor:
‘Aramızdakinin ne olduğunu yıllar sonra anladım.”
“Otuz iki yaşındaydım ve bir bebek bekliyordum. Ertesi gün gazetedeki köşemde yayımlanacak yazımı yazmam gerekiyor ama olmuyor. Yazıyı bırakıyorum bir kenara.. Mutfak masasına oturup bambaşka bir şey yazıyorum. Ertesi gün arkadaşlarım Metin ve Eda Özülkü’ye okutuyorum yazdığımı. Eda göğsüne basıyor beni. Metin piyanoya oturuyor hemen. İkisi de ağlıyor. Kariyerimin en sevilen işlerinden biri olan ‘Kızıma Şiir’ albümü o akşam doğuyor…”
“Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük bestecilerinden Melih Kibar, Lâl kızımı görmeye gelmişti. Sanırım onu bizden alacak hastalığını yeni öğrenmişti ama saklıyordu muhtemelen. O gün bana, ‘Çok yaşayacağımı sanmıyorum İclal,’ diye başlayarak anlattıklarını, birkaç yıl sonra Londra’da ben de Can Dündar’a anlattım. Can, çok yıllar sonra ‘Söylenmemiş Sözler’ isimli romanımda bir kahramanıma söylettiğim şu cümleyi kurmuştu:
‘Bir aşkın ölümsüzlüğü iki şekilde mümkün oluyor;
Ya taraflardan biri erken ölüyor,
ya da hiç kavuşulmuyor…”
‘Küçük küçük ışıklar yandı kalp bahçemde. Ama sonra herkesin kendi hikâyesinde bir başına olduğunu, herkesin çok korktuğunu, "Korkma, ben varım," cümlesinin "Korkuyorum, elimi bırakma," anlamına da geldiğini fark ettim.’
“Yaşım ilerledikçe izleri takip etme, yorumlama becerim daha geliştiğinden olsa gerek, herhangi bir olumsuzluğu daha yola çıkmadan hissederim. Hisseder ve engellenemez olduğunu anladığımda teslim olur, başlarım önden önden üzülmeye.”