Rabıta-i Şerife isimli eserinde geçen ölçü, "İmân ve İnkâr" kutbu etrafında temas ettiğimiz meseleleri kökünden hâlleder:
- Suâl: Bâtıl olan bir fikir ve hayâlin Allah ile kaim olması nasıl izâh edilebilir?
- Cevap: Bâtıl olan şeylerin de hak olan şeyler gibi Allah'ın zuhuratından olduğu bildirilmiştir. Bu anlayışın hakikatini onlara havale ederiz. İlim ve aklımız onun çözümlenmesine yeterli değildir...
Bertrand Russell:
- "Şimdiden çağdaş ilmin öyle yönleri var ki, komünistler kendi tanrıbilimleri ile bağdaştıramıyorlar; meselâ kuvant teorisinin ortaya çıkardığı atom görüşleri... İnsan karakteri ile ilgili her şeyin ekonomik sebeblere dayandığı zannının yıkılışı... Mesela, sıcak ülkelerde kancalı kurt, çalışma gücünü çok azaltır; bu mevzuda etkili olan ekonomi değil iklimdir. Bundan başka bütün marksçılık felsefesi sınıf kavgaları ile o kadar meşguldür ki, kurmayı amaçladığı topluma nisbet edildiğinde örtülü ve belirsiz kalıyor...
İmam Şafii Hazretlerinin şu hükmü:
- "İmân tam olduğu zaman, ispat yoktur!"
AKIL, mümkünler âleminde sadece "imâna mevzu olan"ın ispat edilemezliğini ispat edecek; çünkü , ispatın sınır ve kaydı içine giren, MUTLAK VARLIK olamaz!
Bütün Fikrin Gerekliliği kitabında şöyle diyor :'' Aşağılık bir devrin propagandasına göre ayarlanmış bir tarih yerine gerçek bir tarih ilmi ve tarih felsefesi ortaya konulmadıkça, günün ruhi ve sosyal meselelerine gerçekçi bir yaklaşım mümkün değildir.''
Bugün yapılan kabine toplantısında bu şe'niyet muvacehesinde birtakım adımlar atılmıştır diye ümit ediyorum.
düzelteyim. bu söz ekteki gibi değil, şöyledir: ##$##gonderiIdler:169794760.$$#$$ meşhur şeklini paylaşmışım vaktiyle. o zaman arkadaşlarla bir buçuk ay boyunca
Bütün Fikrin Gerekliliği'ni okumuştuk, ama sağlam okumuştuk. zamanla ilgili bir paragraf denk gelmişti. taa sekiz on sene önce trt'de yayın yapan şubat dizisinde aziz bey adında bir karakter vardı. hep o söylüyordu. olan olmuştur, olacak olan da olmuştur. mirzabeyoğlu "zaman, kadans denilen ahenk helezonlarıyla..." diye başlayınca, benim hatırıma söz geldi ve cuk diye oturduğunu anladım. o heyecanla paylaşmışım. yorumda da yine öyle bir paragraf var. kaydedenler olduğu için silmiyorum, dursun.
Bir ilimde sadece malûmattar olmakla kalınan nokta, Abdülhakîm Arvasî Hazretlerinin;
“ilim insanın cehlini alır, ahmaklığını almaz!” buyurduğu hikmetin içine girer; ve faydasız ilimden Allah’a sığınmak şuuru, imân ölçüsüdür!..