“ — Edison, ‘Sen bir dahisin!’ dedikleri zaman ne cevap verdi?
— Demişti ki: ‘Deha; yüzde bir ilham, yüzde doksan dokuz alın teridir.’
Anladınız ya çocuklar! Yüzde doksan dokuz alın teri döken insana, yüzde bir ilham koşa koşa gelir.”
“Körfezdeki dalgın suya bir bak göreceksin
Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde…
Mehtap, iri güller ve senin en güzel aksin:
Velhasıl o rüya duruyor yerli yerinde.”
(Yahya Kemal)
Özlem duyacağımız, çocuksu bir hayatın romanı: Büyükanne.
Hem modern hem de geleneksel yapısına bağlı kalabilen Büyükanne, yaşadığı çiftlikte herkesin sevgisini kazanmıştır. Bir iyilik meleği gibi herkese yardım elini uzatarak, en zor zamanlarında insanlara destek olmaktadır.
Gerektiğinde insanların mutluluğu için acı çekmeyi, azarlanmayı göze alabilecek kadar hayata tahammül edebilen bir kadın..
Halide Nusret Zorlutuna, 70’li yıllarda bir İstanbul hanımefendisinin yaşam algısını yansıtan romanıyla, duyarlılıklarla örülmüş değerler dünyasında bir ailenin portresini çizmektedir.
"Demek," dedi, "demek... Atatürk inanmış bir insandı!"
"Bu ne biçim soru, Kemal? Elbette inanmış insandı Atatürk. İnanmayan insan onun yaptığı büyük işlerin bir tekini bile başaramazdı. "
"Bana demişlerdi ki. Atatürk sadece kendine güvenirdi."
"Sana yalan söylemişler Kemal, Atatürk, haşa, Allahsız değildi. Tanrısına, milletine ve kendine inanır, güvenirdi. Ben onu tanımış, onun muhterem annesiyle, kız kardeşiyle uzun uzun görüşmüş biri olarak konuşuyorum. Atatürk'ü dinsiz, imansızmış gibi gösterenler, bu memleket çocuklarını ya dinden imandan ya da Atatürk sevgisinden koparmak isteyen kötü niyetli kimselerdir. "
...biraz sonra da kendini kitaba kaptırdı. bu bir çocuk romanıydı. büyükanne altmışını geçmiş olmasına rağmen bu kitapları zevkle ve dikkatle okur, torunlarından hangisinin yaşına uygun bulursa ona hediye ederdi.