Hiçbir acı; karanlıklar içindeki birinin, bu karanlığı yırtıp ışığa kavuşmak için yaptığı bilinçsiz, telaşlı ve güçsüz çabalarından doğan acıdan daha büyük olamaz.
Vicdan ortadan kayboldu. İnsanlar yine eskisi gibi caddelerde, tiyatrolarda toplanıyorlar; eskisi gibi birbirleriyle yarışıyor, birbirlerini geçiyor, eskisi gibi telaşlanıyor ve ellerine geçeni yakalıyorlar; ama bu arada hiç kimse, birdenbire bir şeyin eksildiğini ve bu yaşayış orkestrasında bir düdüğün artık ötmemeye başladığını ayrımsamıyor. Hatta bazıları kendilerini daha yürekli, daha özgür buluyor. Kimilerinin de hareket yetenekleri arttı; daha ustaca çelme takıyorlar şimdi yakınlarına; piyazcılıkta, yaltakçılıkta, yalancılıkta, dedikoduculukta, iftiracılıkta iyice uzman oldular. Bütün ruhsal acıların üzerine sanki birer sünger çekildi; insanlar yürümüyor, sanki uçuyor... Hiçbir şey üzmüyor onları, hiçbir şey düşündürmüyor; bugün... yarın... her şey sanki onların elinde; vicdanın ortadan kaybolduğundan habersiz, mutlular.