Şunu söylemeliyim ki, Kristin Hannah gerçekten çok sevdiğim bir yazardır ve her kitabına ayrı ayrı bayılırım. Şu zamana kadar bir, belki iki kitabını aşırı beğenmemişimdir, onun dışında hepsine bayılmışımdır. Büyülü Fırtına kitaba gelirsek; üzülerek söylemeliyim ki, beklediğimden daha az beğendiğim bir kitap oldu. Ben, bu yazarın fantastik kitaplarını biraz daha az beğeniyorum, onu fark etmiş oldum. Normalde fantastik kitaplara bayılırım veya ucundan falan fantastiğe kaçan kitapları ama nedense bu yazar yazdığında yeterince beğenemiyorum.
Bu kitap, yazar Alaina'ın bir fırtına içerisinde çakan şimşekle birlikte kendini, bir önceki yüzyılda, üstelik kendi yazdığı bir kitabın içinde bulur. Konusuna böyle bakarsak mükemmel, hele ki kendi kitabının içinde olması... ama olayların işleyişi az biraz sönük kalarak istenilen etkiyi yaratmakta yetersiz kalmış.
Yine hiçbir şeyin öylesine olmamasıyla alınacak bir ders söz konusudur. Zamanında yaşanan kötü olaylarla, kaybettikleri güveni, sevgiyi bulmaları ve hayatı daha güzel yaşamaları... Zaten Kristin ve kitapları söz konusu olduğunda orada hep bi' çıkarılacak ders vardır. İkiside zamanında aldıkları yaraları, kaybettiklerini zamanla birbirleri sayesinde kapatıyor ve buluyorlar. Bu açıdan bakarken kesinlikle harika ama işte olayların gidişatı aynı tatmini tam olarak bırakmıyor.
Ne kadar Alina'nın kitabında olsalar da, bazı şeyler farklı ilerliyor, yani bir bakıma yazarın kendisine de sürpriz oluyor. Aralarındaki aşk çok güçlü olarak bize geçmese de, sonunda olan şey gülümsetti. Kristin Hannah bazında biraz sönük bir kitap olsa da, yine de güzel olan bir kitaptı.
