Aklımızın ermediği şeyi inkar etmemeliyiz. Örneğin telli telgraf icat olunmazdan önce bunun telsizi ile çok uzaklardan konuşulabileceği iddia olunaydı kim inanırdı? Ya da ellerinde telsiz telgraf araçları bulunduğu farz olunan iki kişi, önemli bir iş üzerine iki memleket arasında üç dört günde gelecek bir haberi birkaç saniyede yaymış olaydılar, bunlar büyücülükle suçlandırmazlar mıydı?
Fennin fetihleri bugün (sürnatürel) derecesinde bizi şaşırtacak, kim bilir, daha ne kadar şeyleri avcunun içine alacak; açıklayacak ve yararlanmamızı sağlayacaktır. Olağandışı sandığımız neler neler olağanlığın sınırı içine girecektir.
Bu evren yalan dolanla ayakta duran bir ikiyüzlülük dünyasıdır. Hayat sahte pırıltılarından sıyrılsa lezzetsiz kalır, söner. Aldanmayınca kimsede yaşamak isteği ve cesareti kalmaz. Gerçeği bilmek gönüle ferahlık değil, sıkıntı ve umutsuzluk verir.
Haklı olmayan hiç bir şeye boyun eğilmemelidir. Erdem ve insanlık için gereken budur. Bir zalimin zorbalıklarına yol açanlar, baskıya katlananlardır. Savunma olanağı var iken miskinlikle zulüm yükünü taşımaya boyun eğmek insanlığa yaraşır bir davranış değildir.
Bugün insanlar kendilerine bağışlanmış gibi görünen eşitlik, adalet, kardeşlik haklarından büsbütün yararlanabilecek bir bilgi ve eğitim düzeyine yükselmemişlerdir.