Çağdaş Latin Amerika Şiiri Antolojisi

Kolektif

Çağdaş Latin Amerika Şiiri Antolojisi Sözleri ve Alıntıları

Çağdaş Latin Amerika Şiiri Antolojisi sözleri ve alıntılarını, Çağdaş Latin Amerika Şiiri Antolojisi kitap alıntılarını, Çağdaş Latin Amerika Şiiri Antolojisi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
BIÇAK Eli bıçaklı hergelenin bir bıçak oluyor kendisi; yontuyor ayı ay bitinceye kadar, yontuyor gölgeyi gölge bitinceye kadar, yontuyor türküyü türkü bitinceye kadar - sonra da soyuyor dilim dilim sevdiğinin karanlık gövdesini.
Tedirginliğime kızma, gülüşlerime, Şarkılar söylememden yakınma, n'olur. Bir gün gelecek, durulacağım, Ellerimi göğsümün üstüne koyacaklar. Gözlerim kapalı, kulağım sağır, Durulacak bir zamanlar yarışan ayaklarım, Duru gülüşümün camları kırılacak Kapalı dudaklarımın çatlaklarında. "Git!" diyeceksin o zaman, gitmeyeceğim. "Konuş!" diyeceksin, ağzım açılmayacak. Soğuk sessizlikte bölüneceğim, Kara toprağın altında; Sarhoş bir arı gibi vızıldayacak Üstümde bütün yaşamlar. Bırak çıkarayım tadını Geçici zamanların. Çıplak gülü ağzımın Dudaklarını eğsin.
Reklam
Dur, uyuma. Dinleyelim Yağmurun güzel ezgisini. Sessiz alnını göğsüme daya. İki çekiç gibi tenimi döven Atışını duyayım şakaklarının, O ılık, sevecen atışını. Dur, uyuma. İkimiz Bir dünya olduk bu gece, Rüzgârdan ve yağmurdan arındık Bir odanın sıcaklığında.
GÖZLERİM BİRER ÇOCUKTU ÇÜNKÜ yüreğim bir düğme daha deli gömleğimde Ama gözlerim uzun pantolon giyiyor bugün ayak sesleri dilenen sokağa bakıyorum
İnsanı çocuklara bölen öfke, çocuğu eşit kuşlara bölen, kuşu, küçük yumurtalara; yoksulun öfkesi bir zeytin taşır iki üzüme karşı.
Reklam
Şairler: Neden gülleri yazıyorsunuz? Şiirinizle yaratın gülü! Yalnız bizim için yaşar güneşin altında ne varsa. Küçük bir tanrıdır şair. VICENTE HUIDOBRO
Geceyarısı uyanıyorsun, susamışsın, Kalkıyorsun mezarından, viski içiyorsun, bir çığlık atıp kanat açıyorsun, Yeşil Berelilerle uçuyorsun ülkenin üstünde, korku salıyorsun, arama yapıyorsun kentlerde evlere giriyorsun, talan ediyorsun kitapçıları, üniversiteleri kapatıyorsun, sansür koyuyorsun basına, hor görüyorsun sevgiyi, Donald Duck okuyorsun; işkence ediyorsun, sorguya çekiyorsun, sonra iç çekiyorsun, kurbanlarına saldırıp bin voltluk gözlerinle ölüm öpücüğü veriyorsun onlara ve şatona dönüyorsun güneş doğmadan önce duş yapıp traş oluyorsun kahvaltı ediyorsun Frankenştayn'la, gazeteleri karıştırıyorsun, esniyorsun ve çekiliyorsun derin hükümdarlıklarına karanlığın.
Yoruldum işte insan olmaktan. Terzilere, sinemalara gidiyorum işte, Şaşkınım, kapalıyım, çuhadan bir kuğu gibi Sorular, küller denizinde salınıyorum. Yoruldum ayaklarımdan işte, tırnaklarımdan, gölgemden, saçlarımdan, yoruldum işte insan olmaktan. Yaşamak istemiyorum karanlıkta ot gibi, uykuda titreyerek, kararsız, şaşkın, her dakika düşünmek, her gün bir şeyler yemek ıslak dehlizlerine inip dünyanın.
Sona ermişti savaş, asker ölmüştü, bir adam geldi yanma, "Seviyorum seni; ölme!" dedi. Ama asker dirilmedi. İki kişi geldi sonra, yalvardılar: "Bırakma bizi! Yürekli ol! N'olur diril!" Ama asker dirilmedi. Yirmi kişi, yüz kişi, bin, beş yüz bin kişi, bağırarak geldiler: "Bunca sevgimiz var ölüme karşı!" Ama asker dirilmedi. Milyonlar toplandı başına, hep birden konuştular: "Gitme kardeş gitme!" Ama asker dirilmedi. Sonra bütün insanları yeryüzünün koştu yanına; kederle baktı onlara asker, doğruldu ağır ağır, kucakladı ilk adamı, yürüdü gitti...
132 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.