Çağdaş Sanatta Ütopya ve Distopya

Ferhat Kavas

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Sümerlerin Babil Kulesi Efsanesi (M.Ö. 4bin) Hesiodos’un (M.Ö. 750-650) İşler ve Günler’i (M.Ö. 7.yy), Platon’un (M.Ö.428 – M.Ö.348) Devlet’i (M.Ö. 380). Aziz Augustinus’un Tanrının Devleti (De Civitae Dei)(M.S. 426’ler), Aristophanes (M.Ö.455-M.Ö.385) tarafından M.Ö.392/91 yıllarında yazılmış olan ‘Kadınlar Halk Meclisi’ gibi eserler ütopyacı düşüncenin gelişimi açısından önemli örneklerdir.
Sanayi ve teknoloji devriminin yarattığı toplumsal buhranların ardından 19.yy’ın sonunda Distopya kavramının ütopya kavramının karşıtı olarak ortaya çıktığı görülür. Ütopyaların tasarladığı sistemlerin zamanla baskıcı ve totaliter birer yapıya dönüşmesi ihtimali 20.yy edebiyatında distopik romanların yaygınlaşmasına neden olduğu anlaşılmıştır. Bu türün ortaya çıkmasında Rusya’da Bolşevik Devrimi ile kurulan komünist düzenin, İtalya’da dünyayı değiştireceğine inanılan faşizmin ilk başta birer ütopya olan ideolojilerin zamanla baskıcı birer yönetim şekline dönüşmesidir.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.