Albert Camus ve Jean _ Paul Sartre adları on yıl kadar bir likte anıldı. L'Etranger yayınlandığında Sartre edebiyat dün yasında ağırlığı olan bir kişiydi ve onun övgüleri genç Camus’nün tanınmasında çok yardımcı olmuştu. Paris'in özgürlüğe kavuşmasından hemen sonraki dönemde de iki yaza rın adları, hem Direnişçi yazarlar hem de varoluşçular ola rak hep birlikte anıldı. Oysa ki, daha 1945 sıralarında, Camus, adının Sartre’la birlikte anılmasının pek yerinde olmadığını söylemiş, varoluşçu olduğu iddiasını reddetmişti. Mesleği felsefe öğretmenliği olan Sartre’ın tersine, Camus'ye her hangi bir biçimde felsefeci demek mümkün değildir, bu yüz den de onu belli bir felsefe ekolüne dahil etmeye çalışmak boşuna çabadır. Ne var ki o dönemin gevşek dokulu edebi yat ve gazetecilik terminolojisinde —bu terminolojide 'var oluşçuluk' özetle, hayatı anlamsız (uyumsuz) bulmak ama gene de yaşamayı sürdürme nedenleri icat etmek anlamına geliyordu —Camus'nün Le Mythe de Sisyphe’de ve öteki kitaplarında geliştirdiği 'uyumsuz' kavramının varoluşçulu ğun bir alt türü olarak nitelendiirlmesi kaçınılmazdı. Camus’ nün Sartre'dan, özellikle de La NausĞe’den ('Bulantı') etki lendiği ve Sartre'ın ustalarından da —Jaspers, Heidegger ve Kierkegaard— Le Mythe de Sisyphe’de sık sık söz ettiği biliniyordu.
Kim? Biz mi? Ha, anladım demek istediğini...
Aynı şey değil. Hiç kimsenin öldürmeyeceği bir dünya kurmak için öldürüyoruz. Dünya nihayet masum insanlarla dolsun diye suçluluğu üstleniyoruz.
«Geriye kalan, tek çıkış yolu ölüm olan bir yazgıdır. Ölü mün bu tek kaçınılmazlığı dışında, sevinç ya da mutluluk, herşey özgürlüktür. Tek efendisi insan olan bir dünyadır bu, sürer gider. Onu bağlayan bir başka dünya düşüydü. Dü şüncenin yazgısı kendi kendinden el çekmek değildir artık, imgeler biçiminde sıçramaktır. Oyalanır —masallarda kuşkusuz— ama insan acısının derinliğinden başka derinliği bulunmayan ve onun gibi tükenmez olan masallarda. Eğlendiren ve kör eden Tanrısal masal değil, çetin bir bilgeliği, yarınsız bir tutkuyu özetleyen ve yeryüzüne özgü olan yüz, devinim ve dram.»
Uyumsuz’ absurde’tin karşılığı olarak kullanılmaktadır burada. ‘Sisyphos Söyleni' çevirmeni Tahsin Yücel ‘uyumsuz’ sözcüğünü önermesinin nedenlerini şöyle açıklamaktadır:
«‘absurde’ün sözlük anlamı ‘akla, mantığa uymayan, abes, saçma, boş, anlamsız’ vb. dir. Ama ‘Sisyphos Söyleni’nde ‘absürde’ sözcüğü bu anlamı aşar, insan ya da düşünce ya da düşünce sözcüklerinin sıfatı olduğu zaman, insan açısından evrenin akla, mantığa aykırılığını, tutarsızlığını anlamış, herşeyi olduğu gibi gören, bilinçli insanı ya da düşünceyi belirtir.» (‘Sisyphos Söyleni’, Adam Yayıncılık, 1984).