Can Şenliği tipik bir Anadolu köy romanı olarak ele alınmış. Yazar köy hayatını çevresi ve kişileri ile bir bütün olarak ele almış , gerçek değerlerden kopmadan oluğu gibi her şeyi okuyucuya aktarmıştır. Abbas Sayar diğer romanlarında olduğu gibi bu romanın da konuşma dilini o kadar yerinde kullanmış ki romanı okurken o çerçevenin içine sizde giriyorsunuz, dinliyorsunuz , öfkeleniyorsunuz seviniyorsunuz üzülüyorsunuz. Roman, ömrünün büyük bir kısmını sefalet içerisinde geçiren, iki vefasız erkek çocuk sahibi, eşi ölmüş seksenli yaşlardaki Hüseyin ağa nın bir bağa bekçi olarak işe alınması ile başlar ve yaklaşık iki aylık bir zaman dilimi içerisinde bağın sahibi Nail beye her karşılaştıklarında anılarını, içine düştüğü sefaleti insan oğlunun kötülüğünü , hayatın acımasızlığını anlatır. Hüseyin Ağa canı sıkılmasın diye yanına bir de eşek aldırır, artık onunla da konuşur, dertleşir insanlarda bulamadığı dostluğu iyiliği vefayı onda aramaya başlar. Eşeği nın adını Can Şenliği koyar. Tüm çektiklerini hiçbir zaman insan oğlunun yapısına değil verimsiz toprağa bağlar. “Rabbim tüm bir zulmü bizim buralara vermiş. Bir yerin arazisinde hayır yok mu? İnsanlarında da hayır yoktur… Bizim buralarda kötülük alıp başını gittiyse, bil ki yokluktan. Toprakta yok. Adamında da helbet ne para bulunur ne de ehlak-i umumi…” Keyifli okumlar.