Kolay kolay 10 üzerinden 10 vermiyorum kitaplara. Voltaire'in mizahi üslubu, felsefi düşüncelerle harmanlayıp bir roman(veya uzun hikaye) yazması en başta fikren çok hoşuma gitti. Bunu yapış şekli de gayet tatlı, masalsı bir üslupla hiç sıkmadan hem kendi dünya görüşünü, hem de olayları aynı anda verebilmiş ve bunu yaparken okuru oldukça tebessüm ettirmeyi başarmış. Aslında eleştirdiği şeyler çok, tebessüm ettirmek dediğime bakmayın. Candide ve Micromegas hikayeleri (benim baskımda bu iki hikaye vardı, sizde sadece Candide olabilir) oldukça insanın içyüzünü eleştiren metinler. Bu eleştiriyi de kaba, saldırgan bir üslup yerine mizahi bir şekilde yapması bence her yaştan, her ülkeden insana hitap eden bir eser haline getirmiş kendisini. Rabelais'den Gargantua'yı okuduysanız, bu eseri andıran yerleri var. Konuyu çok uzun uzadıya anlatmıyorum, Candide adlı karakterin maceralarına tanık oluyoruz. Dediğim gibi olaylar oldukça masalsı ve hızlı ilerlese de insanın iç dünyasını, aslında insanlığın ne kadar kötü bir yüzünün bulunduğunu da okurken ağır ağır içimize işlerken buluyoruz. Ne diyeyim, çok yaşa Voltaire!