Veli toplantısında Sevil hakkında öğretmeni konuşurken babasının koltukları kabarmaktan sığacak yer bulamazdı. Karnesine her sene öğretmeni "böyle çocuk yetiştirdiğiniz için Allah ne muradınız varsa versin benimde böyle kızım olsaydıda bin milyon borcum olsaydı"türünden şeyler yazıyordu.Sevil'in bu kadar başarılı olmasında elbette babasının rolü vardı. Babası onun dersiyle yakından ilgilenirdi. Baba kız en çok birlikte matematik severlerdi. Babası sıkılıp uslanmadan Sevil'e problem uydurabilir, Sevilde bu problemlerle saatlerce uğraşabilirdi.Üçüncü sınıfı bitirdiği sene babası Sevili daha iyi bir okula göndermeye karar verdi.Sevilin gittiği ilkokulun ortaokula giriş sınavları düşüktü. Her sene en fazla bir iki kisi iyi bir okula gidebiliyordu. O yüzden kızının daha iyi eğitim alması için şehrin en iyi okulu olan Cücüklü Namık Efendi İlkokuluna kayıt yaptırdı.
Yas aralığı dikkate alındığında çocukların sadece sınavlarla dolu dünyalarında aslında sınavlardan daha önemli şeylerin de olduğu, hayallerinin peşinden gitmenin mutluluk getireceği ve sevdiği işin ancak insanı mutlu edeceği tatlı bir dille işlenmiş. Keşke devamı olsa da Esra Kaymak'ın da hayallerini gerçekleştirdiğine şahit olsak
Kızım okumadan önce ben okumak istedim. Şiir yazma tutkularının peşinden gitmelerine ve Esranın babasının bu durumu desteklemesine çok sevindim :) Sevil ağlarken benimde kalbim kırıldı :( Umarım kızımda hikayeden kendisine pay çıkarıp hedeflerinin peşinden gidebilir :)