Bu tutku ancak, zihnin gördüğü şey üzerine düşünmesiyle olur. Bir erkek aşka ve beğenisine uygun bir kadın gördüğünde, yüreğinde ona karşı büyük bir arzu duymaya başlar; sonra onun hakkında ne kadar çok düşünürse, o kadar sevgiyle yanar. ta ki daha eksiksiz bir düşünmeye varıncaya kadar. Bu durumda erkek kadının beden yapısını düşünmeye, onun kollarıyla bacaklarının biçimini zihninde ayırt etmeye, onun ne yaptığını düşünmeye, onun bedeninin gizlerine nüfuz etmeye başlar ve onun bedeninin her parçasından olabildiğince yararlanmak ister. Erkek bu eksiksiz düşünmeye ulaştıktan sonra, aşk, dizginleri bırakıp bir an önce eyleme geçer. .. Dolayısıyla içteki bu tutku, görme ve düşünmeden kaynaklanır. Her tür düşünme aşkın nedeni olamaz, aşırı düşünme gereklidir; çünkü kısıtlı bir düşünce genellikle zihne dönmez, bu yüzden de ondan aşkın doğması olanaksızdır.
Andreas Capellanus, Soylu Aşk Sanatı
Der ki sık sık bana sadık aynam,
yorgun ruhum ve degişen tenim
ve azalan çevikligim ve gücüm:
"Gizleme kendinden artık, yaşlısın sen;
"Doga'ya uymak her şeyde en iyisi,
çünkü ona direnecek gücü zaman alır bizden." Sonra hemen, suyun söndürmesi gibi ateşi, uyanıp uzun ve kaygılı uykudan,
görürüm uçup gittigini ömrümüzün
ve bir kezden çok var olamayacagını insanın;
ve yüregimin ortasında bir söz duyarım
o güzelden, şimdi güzel bagından kurtulan,
ama yaşarken öyle benzersizmiş ki dünyada,
her kadını, yanılmıyorsam, yoksun bırakmış ünden
Bin kadın arasında birisini gördüm,
öyleydi ki aşk korkusu sardı yüreğimi,
görünce onun sahte hayaller yüzünden değil, görünüşüyle cennetteki ruhlara eşit olduğunu