Rock, bir müzik sektörü olmaktan çok öte bir şeydi. Yapısı gereği demokratikti. Özgür bir toplumdaki geniş halk kitlelerinin müziğiydi. Klasik müziğin olmadığı ya da olmayı öngörmediği bir şeydi, rock bir yaşam biçimiydi.
“Kimsenin önüne geçemediği bir medya çılgınlığının yaşandığı bu toplumda pop yıldızlarının en ünlüsünün kimliğini kimsenin ortaya çıkarmamış olduğuna inanamıyorum.”
"Söylesene Patrick," dedi Anrea birkaç gün sonra "bir kadınla hiç tam anlamıyla özgür oldun mu?" Bunu söylerken, baştan çıkanıcı bir halde yatağa Domostroy'un yanına uzanmıştı.
"Özgür derken, içinden geldiği gibi hareketli, sapıkça ya da sıradan her şeyi paylaşmaktan söz ediyorum. Her an, her yerde onunla bir ya da iki kez sevişmekten, ya da hiç sevişmemekten bahsediyorum. Güdülerinin seni, kendin ve onun hakkında bilmek istediğin, onda tatmayı, dokunmayı ve ondan almayı arzuladığın her şeyi keşfetmeye yönlendirmesine izin verdin mi, onu bilmek istiyorum."
"Seninle özgürüm."
"Bana âşık olmadığın için. Kendin olmakla kaybedeceğin bir şey olmadığı için."
"Parayla tuttuğun adamın sana âşık olmasını beklemiyorsun, herhalde. 'Paylaşılan para, aşkı yüceltir, bağışlanan ise gebertir.' der Stendhal ve haklıdır, Goddard'a olan saplantını çekemez olsam, ne kadar zor biri olurdum, düşünsene."