Tepedeki Adam, üstünde koyun postu bulunan tarihi koltuğuna kurulup masa üzerindeki deftere bir şeyler karalamakta. Yirmi yıldan beri etinden, tırnağından arttırdığıyla almış olduğu arsada yapacağı iki odalı gecekondunun krokisi olsa gerek... Eh!... Tam da gününü bulmuş. Ara sıra kaldırdığı perdenin aralığından dışanyı gözlüyor. Kimsecikler ortalıkta yok. Her taraf sakin. Tepe bomboş... Ne araba vazıltısı, ne de insan sesi... Tepedeki Adam, bugün rahattır. İsterse upuzun ranzasına uzanır, fare kuyruğuna benzeyen bıyıklarını büker, sigarasının dumanını dadışarıya savurur, hayalinde güzel dilberleri resmi geçit yapar, kırlaşmış tüylerine, buruşmuş ensesine, çökük avurtlarına, çukura kaçmış gözlerine bile aldırış etmez.... İsterse palaska da bağlamaz. Don gömlek oturur. Bulutlarda gezer, yerin dibine iner... Nasıl isterse öyle yapar..."