Cennet Posts

You can find Cennet books, Cennet quotes and quotes, Cennet authors, Cennet reviews and reviews on 1000Kitap.
“Güzellik insanın derinlerinde, ruhunda yatar.”
Senin baban da tıpkı benim ölmüş babam gibi daha da yoksullaşmıştır ve gerek bu dünyada gerekse öbüründe borçlarını ödeyemez.
Reklam
"Ama Avrupalı köpekler çevremizde oldukça yeni bir yolculuk olmayacak. Bedenlerimizdeki her deliği becerdikten sonra bizimle işleri bitmiş olacak. Fark gözetmeden becerecekler bizi. Bize yedirecekleri boktan hile beter olacağız. Kanımızı taşıyan insanlar her kötülüğü yaşayacak, hatta baldırı çıplak vahşiler bile bizi küçümseyecek. Göreceksin."
Halil yumuşak bir kuşku sesi çıkardı. "Peki, bu cennette kimler yaşıyor? Suçsuz tüccarları soyan, süs eşyası için kardeşlerini satan vahşiler ve hırsızlar," dedi. "Onların Allah'ı ya da dini ve hatta basit acıma duyguları bile yok. Birlikte yaşadıkları o vahşi hayvanlar gibi."
Yusuf kendisini bir karabasandan uyanmış gibi duyumsuyordu. Halil'e yolculuk sırasında sık sık kendisini kabuğunu yitirip ortada kalmış, dikenler ve döküntüler arasında körlemesine yolunu bulmaya çalışan iğrenç ve kaba bir yumuşakça gibi duyumsaclığını anlattı. Herkesin böyle olduğunu, bir boşluğun ortasında körlemesine tökezlediklerini düşünüyordu. Duyduğu dehşetin korkudan farklı olduğunu söyledi. Sanki gerçekte yaşamıyor ya da yok olmanın sınırlarında bir düşte yaşıyordu. Bu insanların ticaret uğruna dehşetin üstesinden gelebilecek kadar istedikleri şeyin ne olduğu onun için hala merak konusuydu. Yalnızca dehşet değil, hayır, dedi, her şeye biçimini veren şey deh şetti. Ve önceden kestiremeyeceği yerler görmüştü.
Allah'ın sevgili kulu, deliler için kullanılan kibar bir sözcüktü.
Reklam
"İnsanların şu boncukları ne diye bu denli sevdiklerini bir türlü anlamam. Geçtiğimiz kimi yerlerde birkaç boncuk için tam bir koyun bile verenler oldu."
Yalnızca durumlar daha kötü, biz yaradılış olarak aşağılık ve hainiz. Gerçeği bilmeseydim, şu kızgın sultanın söylediklerine inanabilirdim. Bizim içimizde yok etmek İstediği bir şeyler görüyor ve kendisine hak vermemiz için bize öyküler anlatıyor. Bedenlerimizi onlara bıraksaydık, emin ol ki refah ve mutluluklarına diyecek olmazdı.
"Sizin gelmenizi istemedik ve sizi burada istemiyoruz. Niyetiniz iyi değil, aramıza girerek bize yalnızca kötülük ve bela getirirsiniz. Bize zarar vermek için geldiniz. Sizden önce gelenler bize acı çektirdi, bir kez daha acı çekmeye niyetimiz yok. Komşularımızın içine girdiler, onları yakalayıp götürdüler. Onlar geldikten sonra üzerimize belalar yağdı. Ve siz onların yaptıklarına yeni katkılarda bulunmaya geldiniz. Ürünlerimiz büyümüyor, çocuklarımiz hastalıklı ve sakat doğuyor, hayvanlarımız hiç duyulmadık hastalıklardan ölüyor. Siz aramıza gelmeye başladığınızdan beri hiç duyulmamış olaylar yaşanıyor. Geldiniz ve dünyamıza kötülük getirdiniz. Bizi köle yapıp dünyamızı yutmanızı beklemeyeceğim, sizin gibiler buraya ilk geldiklerinde aç ve çıplaktılar, sizin karnınızı biz doyurduk. Sonra bize yalan söylediniz, bizi aldattınız."
Çoğunun yaşadığı yerler deniz kıyısında olsa da yüzme bilen pek yoktu. Ayakları bir yaşam boyu dağların ve ovaların yollarını aşındırınış, ama kıyılarını yıkayan dalga seslerinden olabildiğince uzak durmuştu.
151 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.