Nereye gitseler kendilerinden önce gelen Avrupalılarla karşılaşıyorlardı. Avrupalılar, askerlerini ve yetkililerini yerleştiriyorlar ve insanlara onları düşmanlarından kurtarmaya geldiklerini söylüyorlardı, ama tek amaçları halkı köleleştirmekti. Sanki ortalıkta konuşacak başka konu yoktu. Avrupalıların vahşilik ve kabalıklarından gözleri korkan satıcılar onlardan şaşkınlıkla söz ediyorlardı. Hiçbir şey ödemeden en iyi toprakları alıyorlar, bir iki hileyle insanları kendileri için çalışmaya zorluyorlar, ister sert ister çürük olsun her şeyi ama her şeyi yiyorlar. Bir çekirge sürüsünün oburluğuyla hiçbir erdem gözetmeden her şeyi silip süpürüyorlar. Her şeye vergi koyuyorlar, ödemeyeni hapse atıyorlar ya da kırbaçlıyorlar, hatta asıyorlar. İlk yaptıkları şey hapishane olur, sonra bir kilise, sonra da bir market kurarlar, Böylece ticareti denetim altına alıp vergilendirirler. Hatta bunları yaşayacakları evi yapmadan önce yaparlar. Böyle şey hiç duyulmuş mu?
"Elindeki silahlarla ufak çaplı bir-iki çarpışma ve al sana mülkiyet meselesi çözüldü. Bütün bunlar buraya gezmeye mi geldiklerini gösteriyor? Emin ol kararlılar. Bütün dünyayı istiyorlar."