Kitabımızın ismi;
Cumanın dosyası olabilirdi.
Dünü, bugünü, yarını hatta; tüm geleceğiyle cumanın dosyası.
Aslını sorarsanız... kendi dosyamız.
Yaradanımıza sunulacak olan dosyamız.
Sayıları, sayılı nefeslerimiz gibi bir bir tükenmekte olan cumalar.
Geliniz ne olur... sahip çıkalım
Nesilleri bir bir tükenmekte olan cumalarımıza
Faziletli cumalarımıza.
Nurlu cumalarımıza...
Osmanlılarda cuma selamlığı adı ile anılan bugüne mahsus hususi bir merasim vardır. II. Abdulhamid devrine kadar at ile bu devirden sonra araba ile camiye gelen padişah burada maiyetiyle beraber cuma namazını kılar sonra da halkın şikayet ve arzularına muhatap olurdu. Saraydan çıkarken, camiye girerken ve camiden çıkarken padişah alkışlanırdı. O zaman, alkışlamak el çırpmak şeklinde olmayıp, alkışçıların yüksek sesle şunları söylemesinden ibaret idi:
Uğurun Hayr ola
Yaşın Uzun ola
Yolun Açık ola
Saltanatına mağrur olma, padişahım senden büyük Allah var.
Şu beş şey insanın kuvvetini artırır:
1- Az yemek ve az uyumak,
2- Güzel koku sürünmek,
3- Kıllet-i cima,
4- Temiz elbise giymek,
5-Kur'an-ı Kerim okumak.
(Musahabe 4, s.110)